Yazmak insanın bazen anlatamadığı dile dökemediği hayalleri, umutları, geleceği ve o insanın gerçekten kendisidir..
8 Ocak 2021 Cuma
Döngü
27 Ekim 2020 Salı
Ve Yine..
Ben hayatta var olan her bir yeni şeyi yakalamak ve odaklanmak istiyorum. Bazen benim ulaşamayacağım kadar uzakta oluyor bazense burnumun dibinde bitiveriyor. Bazılarınıza göre belki daha çok gencim ama ruhum yorgun. İç sesim susmak bilmemecesine saatlerce konuşuyor, konuşuyor, konuşuyor. İnsanların hayatına dokunup insanların hayatında bir çok şeyi rayına oturtmak için çabalarken kendi hayatımı rayından çıkarmayı nasıl beceriyorum bilmiyorum. Şu an bir dönüm noktasındayım hem de güzel bir dönüm noktası. Eğer o noktadan bir adım öteye geçebilirsem dünyanın kapıları açılacak gibi duruyor. Ama olmazsa da kendi küçük dünyamda kendi küçük hayallerimle yaşayıp giderim herhalde.
Belki yeni bir şehir tanımaya karar veririm ya da karar vermeden birden bir gece yola çıkıp yeni bir şehre günaydın derim. Belki yeni bir hayalime ulaşırım delicesine mutlu olup sonra kafamda aslında ne kadar büyüttüğümü farkedip balonu elinden kaçan çocuk gibi oturup kara kara gökyüzüne bakarım. Ve ben bunları yaşarken Hayatta Bir Yeni Şey Daha Olur..
13 Ağustos 2020 Perşembe
Kitap Sevdası
Bizden olup gerçek hayatta tanışamayacağım için belki de. Ya
da tam tersi tanışsam kilometrelerce uzağa kaçmak isteyeceğim karakterlere
bürünmelerinden korktuğum için.
Hem bu kadar bizden olup hem de bu kadar bizden olmadıkları
için seviyorum onları. Her birinde ayrı hayat, acı, sevinç, aşk, dostluk ve aklıma
gelip gelemeyecek biri sürü şey var olduğu için.
Kitap okumayanlara ise şaşırıyorum içinde bir dünya
barındıran bir kapağın içini nasıl merak etmiyorlar diye. Şaşırıyorum bir
kitabın filmini izleyip arada kalan o kadar duyguyu, olayı merak etmiyorlar
diye. Ve en önemlisi de o kitabı yazan yazar ile kitabı arasındaki dağları
geçin galaksiler kadar farklılığı nasıl anlamıyorlar ya da anlamak istemiyorlar
diye.
Hayatta her şeyi yaşayarak öğreneceğimizi sanıp darbe üstüne
darbe almaktansa bize gösterilen onlarca yolu öğrensek mesela,
Aşkı KAFKA’dan, Hayata karşı duruşu Oğuz ATAY’dan, Vicdan
Azabını DOSTOYEVSKİ’den, Yaşamı Cengiz AYTMATOV’dan, Bilimi Aklı kullanmayı
ATATÜRK’ten öğrensek mesela. O yerlere göklere sığdıramadığımız bilgilerimizin
okyanusta damla olduğunu görsek de başımızı kaldırsak artık yukarıya. Etrafı
görsek, doğayı, şiiri, romanı, hikayeyi, tiyatroyu, denemeyi okusak.
Sonra dönüp baksak kendimize, düşüncelerimize. Nerden nereye
geldim ve daha nice yollarım ve deyip devam etsek yolumuza. Daha çok okuyup
daha çok düşünsek daha sağlam temeller üretsek fikrimize.
Belki Daha Güzel Günler Görürüz Dileğiyle..
18 Temmuz 2020 Cumartesi
Ordan Burdan
Halbuki nefes almak için insana verilen bir aradır.
Her gün bin bir türlü planla uyanıp ertesi günün bin bir türlü planı ile uyur insan.
İşte tam da artık nirvanaya yaklaşırken bir ara verilir insana.
İnsanlardan, günlük koşuşturmacalardan, kızgınlık kırgınlıklardan.
Kısacası bedene ve ruha ağır gelen her şeyden kurtulması için verilen bir ara.
Düşünmek, okumak, dinlemek, söylemek ve kendi için karar vermek için verilen bir ara.
Düşünmek ki bugüne kadar neler yapması gerekirken neler yaptı.
Okumak ki ne kadar çok şey bildiğini zannederken aslında hiçbir şey bilmediğini farketmek.
Dinlemek ki hem ruhunu hem de bedenini; acaba onlar ne istiyor insan ne yapıyor.
Söylemek ki insanlara ve kendine söyleyemediklerini fısıltılar halinde fırtınalara dönüştürmek.
Ve kendi için karar vermek ki bundan sonra hangi patikada hangi amaç için savaşacak.
Uzar gider bu liste insandan insana, hayatta hayata göre değişerek.
Uzar gider bu liste insanın aklındakilerle yaptıkları uzlaşmadığı sürece.
Ve uzar gider bu liste insanın vicdanı tik tak tik tak attığı sürece.
Bu hayatta bir süredir nefes alıp var olmaya çalışıyorum.
Bazen doğru kararlarım bazense en yanlışından oluyor.
Bazen dinlemem gerektiği yerde konuşup konuşmam gereken yerde susuyorum.
Bazen okumam gereken yerde kolaya kaçıp kulaktan dolma bilgilerle yetiniyorum.
Bazen okumamam gereken yerde en derin bilgilere dalıyorum.
Yalnızlığı hem çok sevip hem çok nefret ediyorum.
Bende Dengesizlikler Ülkemde Yuvarlanıp Gidiyorum...
5 Nisan 2020 Pazar
19 Mart 2019 Salı
Seyyahlar Alemi..
28 Aralık 2018 Cuma
Uzun Yolculuklar Gerek Bize
Yolların kıvrımları geldikçe geride bıraktığı izleri düşünmeli ve insan hayatına dokunmanın ne kadar önemli olduğunu hissetmeli.. Bunu yaparkende kendinden ödün vermemeli.. Neden mi? Biz insanoğluyuz zaaflarımız, isteklerimiz, hayallerimiz, kıskançlıklarımız tıpkı alışveriş fişlerimiz misali.. Uzadıkça uzayan her alışverişde arttıkça artan hepsi.. Aldıkça alasımız gelir sürekli.. Onda olan bende de olmalı, her biri farklı olmalı hatta dolapta yedeğinde yedeği olmalı.. Bu düşünce yoksa kendimizi çıplak sunmaktan korkmamız mı.. ? Ha sakın yanlış olmasın çıplaklıktan kastım üzerinde kıyafet olmaması değil aksine üzerimizdeki kıyafetlerle iç dünyamızı da kapatmak istememiz ve insanlardan önce kendimizi aldatmamız..
Korkuyoruz çünkü yollar gittikçe içimizdekiyaraların dışa çıkmasından yara bantlarının sökülmesinden kırıklarımızın üzerine kırık eklenmesinden korkuyoruz gerçeklerden kaçıyoruz yollar ileri gittikçe biz geriye koşuyoruz tıpkı yürüyen merdivene ters binmek misali..
En güzel kıyafetleri giyip en güzel saçı makyajı yapmak istiyoruz tıpkı bir şizofren gibi ya da bi palyaço gibi.. İçimiz farklı dışımız çok farklı yaşıyoruz.. Yollar ilerledikçe küfürler savurup inkar ediyoruz içimizi.. Halbuki kim istemez ki içindekini dışında yaşamayı.. Bi istemiyoruz belli ki. Bazen bi komşu sözünden bazen bir yabancı bakışından bazen de kendi kuruntumuzdan çekinip kaçıyoruz.. Bize verilen nefeslerin her bir saniyesini kendi yolculuğumuzda başkaları için harcıyoruz..
Dilerim ki herkes kendi yolculuğunda kendi manzaralarını izlerken kendisi nefesini kendisi için harcar.. İyi ve Uzun Yolculuklar..