18 Nisan 2017 Salı

Deniz Kokulu..

Denize aşık bir kadın denize aşık bir adam sevmiş,
Kadının hayali denizin kendisiymiş,
Her gün o engin denizin maviliğinde kendini unutur adamı seyredermiş,
Sevgisini aşkını denize anlatır,
Garibim denizde köpürürde köpürürmüş dinledikçe,

Denize aşık bir kadın denize aşık bir adam sevmiş,
Her gün adamın aynı saatte denize gidip kendini anlattığını umut etmiş,
Her gün belki yeniden sever beni diye yüreğinden geçirmiş,
Belki, belki bigün aynı yerden denizi seyre dalarız diye kaç gün ama kaç gün geçirmiş,

Denize aşık bir kadın denize aşık bir adam sevmiş senelerce,
Ve bir gün bırakmak zorunda kalmış denizi,
Anıları, hatıraları, öfkeleri, sevinçleri denizin maviliğinde kayboluvermiş,
Seneleri kaybolup gitmiş denize, aşık kadının..

Denize aşık bir kadın denize aşık bir adam sevmiş,
Adamın hayali uçsuz bucaksız mavilikler, kadının hayali uçsuz bucaksız o maviliklere hayran gözlermiş,
Ve sonunda denize aşık kadın içinde umudu hayalinde deniz kokan gözlerle devam etmiş beklemeye belkilerle....

29 Ocak 2017 Pazar

Seyahat..

Seyahatler çekiyor canım.. Ruhumun huzur bulduklarına doğru.. Her şeyi geride bırakıp hesapsızca mutlu olduğum günlere doğru.. Hani derler ya "Hayatının en güzel çağları bunlar. Gönlünce yaşa, Bir daha geri gelmez" diye.. Hayatımızın her çağı güzel değil mi yani.. Ya da güzel yanlarıyla kötü yanları içiçe.. 

Çıksam şimdi bir seyahate.. Az eşya, az beklenti ve çokça umutla. arkama dönüp bakma ihtiyacı duymasam attığım her adımda.. bu kadar bile özgür değilmiyiz geçici yaşadığımız şu dünyada.. Ne yani hep hayata mı uymak zorundayız? Biraz da o bize uysa, İçimizi okusa da en çok ne yapmak istiyorsak onu sunsa.. Onun seçeneklerinden değilde kendi seçeneklerimizden seçsek hiç olmasa..

Ha, evet aslında hepimiz kendi tercihlerimizi yaşıyoruz şu anda, tek bi farkla istediklerimiz değilde mecbur olduklarımız fazlalığıyla.. İstediğimiz insanlarla yanyana olsak mesela.. Ama hayat bu ayırıyor bi noktada.. Hmm mesafeler çok da engel değil dostluğa, arkadaşlığa, aşka ve daha bi çok olaya... Lakin yanyana olmak varken saatlerce oturup konuşmak hatta bazen susarak konuşmak, ya da saçmalamak her konuda neden kilometrelerce öteden bakalım ki yaşadıklarımıza..

Hayat işte yapmak istediklerimizle yapmak zorunda olduklarımız arasında sıkıştırıyorda sıkıştırıyor bizi.. Sanki bilmediğimiz bi sokağa girmişiz de ilerledikçe daralan ve bizi ara sokaklara girmeye mecbur eden dümdüz ilerlememize izin vermeyen cinsten, mecburen istemeden bi sokağa girmişiz gibi.. Evet sokak fazlaca geniş sıkmıyor belki fiziki olarak ama istediğin sokak değil bedenini değil ruhunu sıkıyor her adımın..

Bende sokağımda ilerlerken bedenim dayanamadı artık sıkışmanın verdiği acıya daldım düşünmeden ilk ara sokağa.. Şimdi mi? Şimdi rahat bedenim istediği rahata kavuştu ama ruhum hala sıkılmakta, sıkıştırılmakta.. Ne zamana kadar peki.. Eski sokağa çıkan ilk dönüşü bulduğumda sanırım.