24 Kasım 2016 Perşembe

Hayal Penceresi..

İnsan hayalleri ile yaşar.. Ne kadar büyük hayal kurarsan o kadar çabuk ulaşırsın bence hedeflerine.. Ben hep hayallerimle yaşarım.. Bir gün o sınıfa girip mesleğimi en iyi şekilde meslektaş adaylarıma anlatacağım günlerin hayalini kurarak yaşıyorum mesela.. Her kitap okuyuşumda " AA bu bilgi de çok güzel bunu da mutlaka unutmamak üzere öğrenmeliyim" derim..Her bir müracaatçı ile görüşmemde, her rapor yazışımda "hmm öyle değil böyle olmalıymış meğer" derim..Yani kısacası ben hep gelecekte yaşıyorum şu sıralar.. Evet engeller çıkıyor her insanın karşısına, ama önemli olan o engeller karşısında olan duruş değil mi zaten..? Eğer o engel seni vazgeçiriyorsa zaten sen hayalini ütopya yapmışsın çoktan.. Lakin o engel sana yan yollar açtırıyorsa işte o zaman sen o hayalini hak ediyorsundur.

Bense şimdilik bu iki durumunda ortasında araftayım.. Bana öğretilen bilgilerle uyguladığım pratiklerin ne kadar örtüşüp ne kadar örtüşmediğini düşünüyorum mesela.. Ya da iş hayatının okul hayatından ne kadar farklı, bambaşka bir alem olduğunu sorgulayıp, öğrencilik ile çalışmak arasında bocalıyorum.. Yazmaya vaktim yok mesela yada vaktim varda kendime bahane uyduruyorum bu aralar yazmamak için.. Yazarsam sanki büyüsü kaçacak gibi birşeylerin.. Ha öyle eğlenceli, her gün farklı maceralı bi hayatım da yok.. Hatta ve hatta 5 ay öncesini düşününce gayette sıkıcı bi hayatım var.. Arkadaşlarım deseniz benden kilometrelerce ötede.. Ama kendi istediğim gelecek için katlandığım bi hayat bu sadece..

İşte tüm bunlardan dolayı hep büyük, hatta ulaşılması için çaba gerektiren hayallerim var benim.. Çünkü hayatta ilerlemek için yapmamız gereken bu sadece..
Ne kadar büyük hayaller o kadar büyük gayeler demek bence..
Bu yüzden hayal kurmaktan korkmayın. Orası insanların kirletemediği tek yeriniz belki de..

15 Kasım 2016 Salı

Kendilik..

Hayat senin kendine ne gözle baktığındır aslında.. Kendine ne derece değer verip kendine ne derece vakit ayırdığınla kıyaslanır hayat.. Kendine vakit ayırıp kendini dinledikçe kendini bulursun kalbinin çıkmaz sokaklarında.. İçinde delicesine avaz avaz bağırdığı halde senin her gün ama her gün ısrarla susturduğun gerçekliğini seni bulursun derinlerde..

Sen kendini buldukça etrafın sessizleşir, sislerin arasına dalar gider herkes ve her şey.. Zamanla yavaş yavaş bi başına kalırsın kendi dünyanın kapıları ardında.. HEp aynı soruları duyup hep aynı cevapları fısıldarsın saklanırcasına:

-Nasılsın..? Neyin Var..?  İyi misin..?

-İyiyim..! Yok bir şeyim..! İyiyim..!

Etrafındakilerinde işine gelir bu cevaplar çoğu zaman.. Çünkü kendi dertleri kendi başından aşkındır.. Ama kendi dertlerini zevkle saatlerce anlatırlar sana dur durak bilmeden, senin derdinin yükünü tartmadan.. Her bi dertte sen daha da dalarsın içine.. Hayaller kurar, her şeyin daha iyi olacağını telkin eder durursun beynine, aklına, kalbine.. Ama her gün ve her gün aynı gündür yani ziyandır sana.. Her gün diğerlerinin derdini dinler her gün kendini biraz kaybedersin bu dünyadan.. Bazıları delilik eşiği der buna bazıları ise şizofrence.. Ama aslında olan sadece kendi kendine konuşmandır.. Seni anlamayan, seni dinlemeyen, seni duymayan, seni görmeyen insanlar içinde sadece kendini görmen, duyman ve dinlemendir sadece..