İnsan hayatı ne garip şey.. Sürekli değişim dönüşüm içinde, sürekli bir şeyler öğrenme, bir yerden bir yere gitme, sürekli koşma ile geçen bir hayat.. Ne zaman o sürekliliğin içinde bir an durup nefes alsa saydığından daha da fazla zamanın geçtiğini görüp hayatın kısalığını sorguluyor. Bu zaman nasıl geçti böyle diyor. Bazen hayatının dönüm noktası olan zamanları unutuyor ve nefes alma anında birden hafızanın en karanlık dehlizlerinden fırlayıp "Ben geldim, bende buradayım" diyor. İnsan kaçmaya çalıştıkça zihninin esiri oluyor sanki.Hani derler ya insanın laneti de unutamamak diye. 'Haklılar!' İnsanın belki de en büyük laneti ya da tam tersi en büyük vicdanı.. Bu insana kalmış aslında ya da kişiye mi desek burada. Kişi dönüm noktalarında yaptığı hataları ya da güzellikleri nasıl anlamlandırırsa hafıza da öyle saklıyor. Eğer hata unutulmak isteniyorsa hafıza "Hey dur orda bakalım ben varım burada. Ne zaman yeni bir dönüm noktasına gelip hata yapacak olursan sana bu anıyı göstereceğim" diyor. Ne zaman güzel bir şey unutulmaya yüz tutsa hafıza en umutsuz zamanlarda umut ışığı gibi karşımıza dikiyor. Kısacası Şahsına münhasır bir varlık gösterip bizi bizden iyi yönetiyor.
Hayat hızla geçtikçe insan hem hatalarını hem de güzelliklerini harmanlayıp grimsi yaşayıp gidiyor. Hayatına aldığı diğer insanların beyaz ya da siyahları grininde tonunu etkiliyor. Ya gittikçe siyaha yaklaşıyor ya da beyaza doğru yol alıyor. İnsan ya bu aslında hep beyaza gitmek istiyor. Ama ne hikmetse kendini çoğu zaman siyahın kapısında buluyor. Hayat hızlı geçtikçe griye kattığı siyahları fark etmeden yavaş yavaş siyahın kapısına varıyor. Sonra dönüp geriye bakınca "Bunu ben istemedim. Amacım bu değildi" diyor. Sonra beyaza doğru yol almaya karar verip kapıdan dönüyor. Bir süre beyaz üzerine beyaz giriyor griye rengi gittikçe açılıyor. İnsan ya bu hani zayıf varlık, hemen seviniyor buna. "Bak" diyor "İradem var benim. Ben geçmişimden bağımsız hep beyaza yürürüm". Sonra içinde bulunduğu beyazlık hevesine aldığı yolun güzergahının değiştiğini fark etmeden kendini birden siyahın kapısında buluyor. Hayatı boyunca bu kısır döngü içinde git gel yapıyor.
Hani bazıları der ya "Hayatta Gri Yoktur. Ya Siyah Ya Beyaz!"
Bence Tam tersi "Hayat Hep Griden Oluşur. Her Siyahın İçine Bir Parça Beyaz, Her Beyazın İçine de Mutlaka Bir Parça Siyah Girmiştir. Buda Onu Artık Siyah Ya da Beyaz Değil GRİ Yapar".
Yazmak insanın bazen anlatamadığı dile dökemediği hayalleri, umutları, geleceği ve o insanın gerçekten kendisidir..
28 Kasım 2021 Pazar
Aslında Hep Gri
30 Haziran 2021 Çarşamba
İnsan..
Takılı kaldım gene geçmişe, bugüne, geleceğe.
Şu an hariç her ana takılı kaldım.
Aklımın uçsuz bucaksız deryalarında nokta kadar suda boğuldum.
Ormanların en yeşilinde oksijensiz kalıp kendi kendime nefes oldum.
İnsan dedim, bir gün belki bir gün bir diğeri içinde yaşar dedim.
İnsan belki bir gün bir diğerinin ruhunu görür de bir çıkış gösterir dedim.
Lakin insan gene insanlığını yapıp, değil bir çıkış göstermek set üstüne set çıktı.
Hatta en sonunda setin önüne de zihnin almadığı dehlizler yıktı.
İnsan her zaman ki gibi insanlığını yapıp yıkımdaki ustalığını gösterdi..
4 Nisan 2021 Pazar
O Gemi Bir Gün Gelecek Mi?
Su misali bazen saniyeleri bazense yılları sever mi?
Bir geçmişte bir bugünde yaşamak ne kadar zorsa
Bir bugünde bir gelecekte yaşamak da o kadar zordur ya hani
Artık zor değil, artık hayaller yok gelecekte yok
Yani sadece geçmiş ve bugün arasında bir köprü var
Gelecek belki de hiç gelmeyecek çünkü
Umutluyduk ya hani tıpkı İsmail Abi gibi
"O gemi bir gün gelecek Mecnun" derdi ya hani
Bizde "Güzel günler gelecek" deyip durduk
Lakin zaman öyle bir zaman, insan öyle bir insan ki
"Kötü günler bitti, daha kötüleri geliyor" diyoruz artık
Ya da Teoman'ın da dediği gibi
"Bunlar güzel günlerimiz daha beter olacak her şey" deyip kendimizi daha da kötü günlere hazırlıyoruz..
Bir çocuğun anne-babasına güvenmediği, güvenemediği bir devirde,
Biz bize yedi kat yabancıya güvenmeye çalışıyoruz.
Belkilerle yola çıkıp keşkelerle mola verip duruyoruz..
Hep tünelin ucundaki o minicik ışığa koşup her düşüşümüzde hadi bir daha diyoruz..
Acaba yanlış mı yapıyoruz?
Fazla çabalayıp sıfır aldığımız bu dünyada ya yanlış konuya çalışıyoruz ya da kendimizi teslim etmemek için direniyoruz..
Bıraksak her şeyi.. "Biz" olsak mesela çözülür mü sence her şey?
Tünelin ucundaki gerçekten bir ışık mı yoksa çöldeki serap misali karanlıktaki ufacık bir yanılsama mı?
Sahi güzel günler, güzel insanlar var mı gerçekten..?
Yoksa biz çölde ya da bir tünelde yolunu kaybetmiş bir yabancı, güzel günlerde sadece bir yanılsama mı..?
Ne dersin..?
25 Şubat 2021 Perşembe
Yarım Kalmışlıklar
Belki günlerce kitap elimde sürünür ama bitiririm mutlaka, o son kelimeyi okuduktan sonra benden mutlusu yoktur Dünya'da. Belki filmi izlerken uyuyakalırım ama uyandıktan sonra ilk işim o filmin bitmesi olur. Belki de biriyle sohbet ederken o kadar sıkılırım ki iç sesim çığlıklar atmaya başlar ancak sohbet bitene kadar iç sesimle savaşarak bitiririm o sohbeti.
Neden mi? Yarım kalmışlık, yarım bırakılmışlık hislerinin insan hayatının sonuna kadar tamamlanmayı isteme huyu olduğunu düşünürüm çünkü. Yarım bıraktığınız bir kitap ya da bir film aklınız tarafından hep tamamlanmaya çalışılır. Aynı şekilde başladığınız bir sohbeti ya da kurduğunuz ilişkiyi yarıda bıraktığınız insanla ilgili de aklınız sürekli senaryolar kurarak yaşamaya başlar. Bu noktada hep geriye bakarak yaşarsınız. Acabalar dolanır durur ve sonunda bir girdap gibi yutar sizi. Son çare değiştiremeyeceğiniz bir son bulmaktır tüm bu yarım kalmışlıklara ki bu benim yarım bırakmayı sevmememde ilk nedendir.
İkinci neden mi? O ise ya devamında hayatım için bambaşka bir bilgi, his, bakış açısı elde edersem dürtüsüdür. Ya kitabım devamı bambaşka ilerliyorsa, ya film o noktadan sonra farklı bir olayla farklı bir açıdan bitiyorsa düşüncesi ile sonuna kadar gitmeyi severim. Peki ya sonunda hiçbir şey değişmiyorsa dediğinizi duyar gibiyim. Evet haklısınız bazen tam da dediğiniz gibi hiçbir şey değişmiyor. Lakin benim aklımda keşkeler, acabalar ve yeni yeni son kurguları olmuyor. Var olan ve değiştirilemez bir sonla aklımın arşivinde yerini alıyor.
24 Ocak 2021 Pazar
Kelebek Etkisi
Kelebek etkisinin insanın birebir kendi hayatına da etkisi var mı? Hani derler ya Dünyanın bir ucunda bir kelebek kanat çırpar ve Dünyanın diğer ucunda bambaşka hayatları etkiler. Peki bu durum birebir kelebeğin kendi kanat çırpışının kendi hayatı üzerinde de o zaman ya da kanat çırpışının üzerinden saatler, günler sonra bambaşka bir hayat yolunun açılışını etkiler mi?