28 Aralık 2018 Cuma

Uzun Yolculuklar Gerek Bize

Uzun bir yolculuk gerekmiş meğer insana kendini bulması, yaşamaya devam etmesi, en önemlisi de nefes alması için.. Yollar bittikçe, manzaralar arkada kaldıkça tam mutsuzluğu başlarken yeni bir yol yeni bir manzara olduğunu görerek yeniden umudunu tazelemesi için.. Aslında geçilen her yolun görülen her manzaranın bir sonrakine gebe olduğunu anlaması için.. Tek başına ya da dostlarla farketmez çünkü kendi içinde zaten yalnız kalabiliyor insan.. Gecesi ayrı gündüzü ayrı yollarda geçmişin nefretinden kurtularak yeni sayfalar açabilmeli.. Sonsuz galakside yaşadığı yerin küçüklüğüne şaşırıp kendisinin nokta kadar bile yer kaplamadığını bilmeli.. Ama şunu da unutmamalı o noktanın her bir hareketi bir kelebeğin kanat çırpışı misali galakside en umulmadık mucizelere yer açan sihirli bir etki.. 
Yolların kıvrımları geldikçe geride bıraktığı izleri düşünmeli ve insan hayatına dokunmanın ne kadar önemli olduğunu hissetmeli.. Bunu yaparkende kendinden ödün vermemeli.. Neden mi? Biz insanoğluyuz zaaflarımız, isteklerimiz, hayallerimiz, kıskançlıklarımız tıpkı alışveriş fişlerimiz misali.. Uzadıkça uzayan her alışverişde arttıkça artan hepsi.. Aldıkça alasımız gelir sürekli.. Onda olan bende de olmalı, her biri farklı olmalı hatta dolapta yedeğinde yedeği olmalı.. Bu düşünce yoksa kendimizi çıplak sunmaktan korkmamız mı.. ? Ha sakın yanlış olmasın çıplaklıktan kastım üzerinde kıyafet olmaması değil aksine üzerimizdeki kıyafetlerle iç dünyamızı da kapatmak istememiz ve insanlardan önce kendimizi aldatmamız.. 
Korkuyoruz çünkü yollar gittikçe içimizdekiyaraların dışa çıkmasından yara bantlarının sökülmesinden kırıklarımızın üzerine kırık eklenmesinden korkuyoruz gerçeklerden kaçıyoruz yollar ileri gittikçe biz geriye koşuyoruz tıpkı yürüyen merdivene ters binmek misali..
En güzel kıyafetleri giyip en güzel saçı makyajı yapmak istiyoruz tıpkı bir şizofren gibi ya da bi palyaço gibi.. İçimiz farklı dışımız çok farklı yaşıyoruz.. Yollar ilerledikçe küfürler savurup inkar ediyoruz içimizi.. Halbuki kim istemez ki içindekini dışında yaşamayı.. Bi istemiyoruz belli ki. Bazen bi komşu sözünden bazen bir yabancı bakışından bazen de kendi kuruntumuzdan çekinip kaçıyoruz.. Bize verilen nefeslerin her bir saniyesini kendi yolculuğumuzda başkaları için harcıyoruz.. 
Dilerim ki herkes kendi yolculuğunda kendi manzaralarını izlerken kendisi nefesini kendisi için harcar.. İyi ve Uzun Yolculuklar..

6 Aralık 2018 Perşembe

Liste..

Bir listesi olmalı insanın tüm insanlardan sakladığı.. Hayatta yapmak istediklerinin listesi.. İşte ben bunları yaparmak istediğim ve yapacağım için benim dediği.. İster Ölmeden önce yapılacak 100 şey desin buna isterse hayalleri hayata geçirme listesi.. Ama mutlaka bir listesi olmalı.. Her yeni güne uyanmak için bir nedeni.. Bu bazen dünyanın öbür ucuna gitmek olsun bazense ufacık bir tebessüm alabilmek.. Saklasında bu listeyi diğer insanlardan.. Çünkü insan insana çoğu zaman destek yerine köstek olur.. Yapamazsın der, dalgageçer, saçmalama der, hayal bunlar hep gerçek dünyada yapamazsın der, kısacası seni düşürmek için yarı yoldan çevirmek için der de der...
Tıka kulaklarını ne yapmak istiyorsan otur hayal et önce sonra yaz tek tek bir deftere.. Bi bak ardından hangisini şu anda yapabiirsin hangisinin biraz daha zamnı var bu dünyada. Sonra tek tek yapmaya başla her birini.. Her koyduğun tik için otur yaz içinden geçenleri.. Bugün listemden bir madde daha gitti ve o hayalimi gerçekleştirirken şunları hissettim de.. İster bi cümle yaz, ister bi kelime, yazmayı seviyorsan da sayfalarca anlat hissettiklerini..
Pes etmeye yakın zamnalarında aç defterini bak te k tek hangilerini yapmışsın diye ve yaparken neler hissetmişsin diye.. Söz uçar yazı kalır derler ya sende yazdıklarından gör kendini.. Gör ki aslında neler neler yapabildiği hayatta ne olmak neler yapmak istediğini hatırla ve insanların seni sokmak istedikleri kalıba girme..
Neden mi..? Çünkü insanlar korktukları ya da kendi hayallerini gerçekleştirdiğini gördükleri insan ları dipe çekmek ister katlanamaz bu görüntüye.. Onlar hayal kurar başkası yaşar onlara göre.. Arkada yatan onlarca milyonlarca engeli nasıl aştıklarını bilmezlerde kıskançlıklarından bir çırpıda siler geçerler geçmişe.. O yüzden yeri geldiğinde ne kadar sevilirse sevilsin bırakılmalı bazı insanlar bazı yerler yada takılı kalınan zamnalar ki defterden bir madde daha yaşanılsın hissedilsin diye..
Ee hadi o zaman hayalleri listelemeye..

23 Kasım 2018 Cuma

Hayat

Hani derler ya tam pes ettiğinde pişmanlıklar duymaya başladığında açılır yeni kapılar diye.. Ben bu söze hiç inanmazdım taki şu günlere kadar. Tam bir şeyler için artık çok geç bak olmuyor dediğim anlarda hiç beklemediğim zamanlarda bazen bir telefon dağıttı kafamdan bu bulutları bazense ufak bir destek.. 
Baktım ki gerçekten debiz bu evrene ve verirsek aynısını katlayarak bize geri veriyor.. Emek veriyorsun umut ediyorsun bekliyorsun ve sonucunda emeklerin bir şekilde karşılığını buluyor.. yada tam tersi pes edip isyan ediyorsun ve evren gene sana bunları katlayarak veriyor sen çabalamadıkça hayat seni dibe çekiyor..
Dönemeçlerde oturup günlerce bekliyorsun belki de hangi yola girsem hangisi doğru diye.. Belki rastgele gözünü kapatıp birine giriyorsun yolların sana ne getireceğini senden ne götüreceğini bilmeden.. Hangisini yaparsan yap en doğrusu en kötü alınan karar bile kararsızlıktan iyidir...

Kararsızlık öyle bir şey ki günlerce aynı noktada elinde aynı kitabın aynı sayfasında hatta aynı satırında takılı kalmakla aynı bence.. Ne bir adım ileri gidebiliyorsun ne de bir adım geriye olduğun yerde elindekileride kaybederek belki de bekliyorsun sadece.. Sonra günler geçiyor, aylar geçiyor belki de yaşayacağın son seneni son ayını son gününü bir hiç uğruna orada o sayfanın tek satırında bırakıyorsun.. Halbuki dışarıda seni bekleyen bir hayat var. Sürekli gel vakitsiz yaşadığın dünyada daha görmen gereken, öğrenmen gereken o kadar çok şey var ki sen hiçsin daha.. Belki de hiç bir zaman tam olmayacaksın ama bir nebze çıkacaksın hiçlik denizinden.. O yüzden bi karar ver dön hayata.. Yanlış karar da olsa ver en kötüsünü ver hatta bir ders alırsın hayattan ve daha iyi kararla devam edersin yoluna.. Ama bekleme bir durakta kafanı kaldırmadan.. Sen orda o satırda takılı iken o kadar çok araç geçtiği o duraktan.. Onlarca insan geldi geçti ama sen farketmedin bile.. Artık zamanı silkelen kaldır kafanı ve yoluna devam et.. Belkide beklediğin son durak okuduğun son satır olmadan kendine gel..

17 Eylül 2018 Pazartesi

Yol Ayrımı..

Hayatta sevmem yarım bırakmayı bir kitabı, bir filmi ya da şarkıyı.. Lakin o kadar çok ucu kıvrılmış bölümlerim var ki hepsi yarım kaldı.. Tamamlamak istesem bazıları imkansız bazıları ise imkansızdanda öte. Hani derler ya sihirli bir değnek lazım işte tam o cinsten bazıları.. Kıvrıla kıvrıla yarım kala kala geldim bugünlere.. Kah kısmet dedim kah kader kahsa acemilik işte. 

Hamdım, Piştim,Yandımın yanından bile geçemeden hep ham kalarak ilerledim sanırım. İlerlemedim de olduğum yerde sayılı kaldım.. Günler geldi geçti, aylara döndü aylarsa yıllara. Hep büyük hayaller, büyük umutlar besledim bugüne dek. Bazen başardım bazense dibe battım.. Bazen çelme taktım bazense çelmelere takıldım.. 

Şimdi ise bi yol ayrımındayım bi adım sonrasını tahmin edemediğim, cesaretimin bir gelip bir gittiği.. Çokça iyi ki deyip azca keşke dediğim.. Bir karar verdim artısını eksisini düşünmeden çünkü kafa kafaya zaten.. Arkama dönüp baktığımda tecrübeydi diyebileceğim çok şey yaşadım ama bi o kadar da insnalar bu kadar da kötü bu kadar çıkarcı olamaz dedim.. Bazen de yokya bunu da yapmamamıştır dediğim kim varsa tam olarak onu hatta kat be kat fazlasını yapmış olarak çıktı karşıma..

Geçmişe takıldım bazen bakıp bakıp şimdi ne kadar mutlu olduklarına ya şans dedim ya da kısmet tabikide.. Peki dedim kendin ne oldun .. Hep başkaları öncelikli hep aman o dostun o iyi olsun ya da o ailen senin o daha önemli.. Peki "Ben"? 

Çok karamsar oldum sanki.. Bu ara da böyleyim işte.. Az kaldı ama yol ayrımındayım bi adımlık mesafe ya tamamen huzur ya tamamen dip iki uç.. Şansa hangisi çıkarsa oymuş diyeceğiz bu defaki de...

9 Ağustos 2018 Perşembe

Kara Delikli İnsan

Yetmiyor insana bazen aldığı nefes, gördüğü dünya, duyduğu ses, okuduğu kitap, tanıdığı insan... Ruhuna işlemiyor belki de.. Hiç bir şey yapmamakla her şeyi yapmak arasında kalıyor insan. Hiç bir şey yapmaya enerjisi olmayıp her şeyi yapmaya isteği oluyor.. Bırakıp gitmekle sıkı sıkı sarılmak arasında kaldığında bırakıp gitse pişmanlık sıkı sıkı sarılsa tutsak olacağını biliyor..

Yettiği kadar yaşamak isteyip hep daha fazla daha fazla istiyor.. Halbuki bir avuç olan dünyada bir damla kadar bile yer kaplamıyor.. Kendini övgü yağmurlarına tutup bir de tasdik istiyor diğer insanlardan.. İnsan dervişlik mertebesine ulaşmak isteyip nankörlük mertebesinde konaklıyor.. Kendi egoist dünyası içine çekebildiğini çekmeye çalışıyor kara delik misali.. İçine çektiği her şeyi bozup kırarak yok ediyor en güzel işlev bu dercesine..

Sonra ardından zaman geçiyor, ihtiyaçlar devre göre evrimleşiyor ve bozup kırdığı her şeye bir bir ihtiyaç duyuyor insan.. Etrafında dolanıyor pervane misali.. Arıyor, dolanıyor, sesleniyor ama ne çare kimseyi bulamıyor en acil olduğu dönemde kendine göre.. 

Kendi içine baksa görecek hatasını bunu biliyor da bakmıyor kendi kendine.. Suç hala başkalarında oluyor.. Hep başkaları oluyor beğenmeyen, doymayan, sevmeyen, istemeyen, yapmayan. Hep kendisi vefakarda diğerleri kendi sefasına düşkün oluyor.. Her şeyi mükemmel isteyip her şeyi berbat ediyor gene kendi kendine... Her gün yalnızlığına yalnızlık ekliyor kendi hatalarını telafi etmek yerine..

Kara deliklerin kapanması dileğiyle..

16 Haziran 2018 Cumartesi

Masalsı Hayatlar.


Bir Varmış Bir Yokmuş Diye Başlar Her Masal.. Her İnsan Farklı Farklı Masallarla Uyanır Her Yeni Güne.. Bazen Kırmızı Başlıklı Kız Olup Kaçar Acımasız Kurttan Bazen İse Uyuyan Prenses Olur Yüzyıllık Uykuya Kaçar Hayatın Acımasızlığından..

Her Masalı Yaşar Aslında İnsan.. Bir Gün Kurbağa Prens Olarak Uyanır Güne Bir Günse Beyaz Atın Üstünde.. Her Masalın Hem Kötü Karakteri Olur İnsan Hem De Kötülüğe Uğrayanı.. Çocukları Uyutmak İçin Her Gece Okunan O Masallar Büyüklerin Yaşadığı Bir Döngüdür Aslında.. Ve Bu Döngü Tekrar Eder Her Günün Sabahında..

Her Sabah Yeniden Başlar Bir Varmış Bir Yokmuşlar.. Ve Her Bir Varmış Bir Yokmuş İnsanın Kandırmasıdır Kendisini.. Ne Zaman Bir İnsan Bir Varmış Bir Yokmuş Diye Başlasa Bir Masala Farketmez Kendisinin O Masalda Bir Cadı Ya Da Peri Olduğuna.. Bazen Yedi Cücelerden Huysuzdur Da Anlatamaz Diğerlerine Neden Huysuz Olduğunu.. Dillendiremez Hayatta Her İstediğinin Kursağında Kaldığını Ve Sonunda Huysuza Dönüştüğünün.. Ya Da Rapunzel Oluverir Birden Bir Farkla Tabi.. Onu O Güzelliği İle Bir Cadı Değil De Kendisi Kapatır Bir Kuleye Hayatın Acımasızlığının Ulaşamaması Dileği İle..

Her İnsan Dinlese Kendine Anlatılan Tüm Masalları Her Birinde Bir Parçasını Bulur Belki De.. Oturur Düşünür Ardından Hani Bir Masaldı Sadece Bir Varmış Bir Yokmuş İle Başlayıp Çocukları Kandırdığımız Her Gece..

Gerçekse Şudur Aslında İnsan Korktuğu Kaçtığı Her Şeyi Masallaştırır Bu Evrende.. Sanır Ki Bir Varmış Bir Yokmuş Diye Başladığı Her Şeyi Uzak Tutar Gerçek Evren De.. Halbuki Yok Öyle Bir Dünya Bu Galakside..

İnsan İşte Çocukları Kandırıyorum Diye Kendini Kandırdığını Kabullenemez Her Bir Varmış Bir Yokmuş Masalının İçinde.. 


1 Haziran 2018 Cuma

AYNI YAZAR FARKLI ROMANLAR..


HEPİMİZ AYRI BİRER ROMANIZ ASLINDA BU DÜNYADA AYNI YAZARIN KALEMİNDEN ÇIKMA.. AYNI YAZARIN KALEMİ AMA BAMBAŞKA DİLLE, ÜSLUPLA YAZILIP BAMBAŞKA DÜNYALAR İÇERİP ŞAŞIRTAN İNSANI HER DEFASINDA.. HER BİR SAYFAMIZIN BİR YAŞ OLDUĞU BAZIMIZIN DAHA İLK SAYFADAN TUTMAYIP YOK OLDUĞU BAZIMIZINSA ASIRLIK OLAYLAR İÇERDİĞİ..FARKLI FARKLI ÖZELLİKLERİNİ YANSITAN AYRI AYRI KARAKTERLERE AYRI AYRI OLAY ÖRGÜSÜNE SAHİP.. BİZİM BİLDİĞİMİZ ROMANLARDAN TEK BİR FARKLA HEPİMİZ HEPİMİZİN ROMANINDA BİR KARAKTERİZ AYNI ZAMANDA.. 

NE KADAR FARKLI DA OLSAK NE KADAR BAMBAŞKA DÜNYALARA HİTAPDA ETSEK MUTLAKA EN OLMADIK YERDE EN OLMADIK BİR ROMANIN ORTASINDA BULUVERİYORUZ KENDİMİZİ.. BAZEN DOĞRU ROMANDA BAZENSE YANLIŞ ROMANDA.. BAZEN EN DERİN AŞK ACISINDA BAZENSE BAŞKASININ PİŞMANLIKLAR HAVUZUNDA.. HER AN HER DAKİKA BAMBAŞKA ROMANLARDA BAMBAŞKA OLAYLARLA..

BAZENSE SADECE KENDİ ROMANININ ORTASINDA.. EN DERİN YARALARININ ARASINDA SAKLANMIŞ SAKLANMASI GEREKEN SAYFALAR ARASINDA ÇÖKERİZ BİR KELİMENİN DİBİNE BİZE EN İYİ GELENİNE.. KAÇARIZ KENDİ SENARYOSUNU DEĞİŞTİRMEYE ÇALIŞAN SAHTE KAHRAMANLARIN SAYFALARI ARASINDAN.. ÇÜNKÜ BİLİRİZ Kİ EĞER O SAYFALARA KARIŞIRSAK BİZİM SAYFALARIMIZDA KARIŞACAK BİZDE KENDİ ROMANIMIZIN KAHRAMANI OLMAKTAN ÇIKIP DÜŞMANI OLACAĞIZ.. ROMANINI OKUMAYI BİLMEYEN İNSANLAR SEVMEZLER KENDİLERİNİ.. BİLEMEZLER İLERİKİ SAYFALARIN ASLINDA ÇOK DA GÜZEL OLDUĞUNU.. ŞU ANKİ SAYFAYI BİTİRMEDEN DEĞİŞTİRMEK İSTERLER SONRA DA YAVAŞ YAVAŞ “SON”A GELİRLER SAYFASINDAN (ZAMANINDAN) ÖNCE.. BEKLEYEMEZ KENDİ ROMANININ BAŞ KAHRAMANI OLMAYI DA GİDER BAŞKASININ ROMANINA KAHRAMAN OLMAYA.. KENDİNCE OLUR DA AMA YA O ROMANIN GERÇEK KAHRAMANLARI.. NE OLUR ONLARA.. UMURUNDA OLUR MU ACABA?

GERÇEK KAHRAMAN KENDİNCE SAF GÖRÜR DİĞER ROMANIN SAYFALARI ARASINDA DOLAŞANLARI.. AMA İLMEZ Kİ HER ROMANIN KENDİ KAHRAMANI BAZEN SEÇEMEZ DOĞRU SAYFADA DOĞRU KARARI.. GİDER EN SAÇMA KARARI ALIR DA ETRAFINDAKİLERE BUNU YUTTURMAYA ÇALIŞIR HER DEFASINDA..

İNSANIZ KENDİ ROMANIMIZIN HEP EN İYİSİ OLMAYA ÇALŞIRIZ.. LAKİN ŞUNU UNUTURUZ HİÇ KİMSE KENDİMİZ GİBİ DEĞİLDİR SADECE SAHTE MASKELER ARDINDAN KENDİMİZMİŞCESİNE İNANDIRMAYA ÇALIŞAN KİMSECİKLERDİR… VE O KİMSECİKLER SİNEK MİDE BULANDIRIR HESABI MİDEMİZİ DE ROMANIMIZI DA BULANDIRIR…

KENDİ ROMANININ KAHRAMANI OLAN İNSANLARDAN OLABİLME DİLEĞİYLE..

19 Mart 2018 Pazartesi

Hep Yekten İşte...


Bazıları sevmez radikal kararlar almayı yada aslında sevdiğini bilmez bilemez.. Buna hiç fırsatı olmamıştır ki hep risk almaktan korkmuş bir tutsak misali yaşamıştır kendisine bahşedilen o harika hayatı… 
Hep ;
O ne der, Bu ne der,
Ya olmazsa, ya da daha kötüsü olursa;
Yok ya en iyisi bu dur durduğun yerde, gibi gibi cümle dizeleri sıraların bi an baloncuklar halinde beyinde… Ne desen olmaz kandıramazsın kendini.. En zoru da budur ya işte “İnsanın kandırması kendi kendini”.. Halbuki beklediği bi destektir sadece bi dosttan, arkadaştan ya da aileden.. Ama ya hiç gelmez o destek yada hiç olmadık zamanlarda gelir de gelmesi değersizdir artık o saatte…

Ama bi gün hem de öyle bi gün gelir ki artık dolar dolar taşar insan.. Her şeye herkese taşar.. İşte o gün dönüm noktasıdır hem de en ama en sapa yerden.. Burda ya her şeye bi cesaretle meydan okuyacaktır ya da tutsak misali devam edecektir kendi kararlarının hapsinde… Düşünür binlerce milyonlarca konuşma balonu oluşur kafasında kendi iç seslerinin karmaşasında.. Bi yandan hadi bak bu defa yapacaksın diye çınlar kulakları bi yandan da bak daha kötü de olabilir yapma der durur.. Önemli olan burda nasıl bir hayata devam etmek istediğidir aslında.. Bu ki herkes için geçerlidir aslında.. Kimi kader der buna kimi emek kimi de cesaret.. Bense hepsinin karışımından isterim her zaman biraz biraz.. Ha sakın yanlış olmasın doyumsuzluktan ya da açgözlülükten değil hepsinden biraz biraz esinlenmekten sadece…

Tam da öyle zamanlar içindeyim bende her gün hayatımın farklı bi boyutunu sorgulayıp radikal kararlar alma derdinde.. Her yeni günde hayallerim için bi adım daha atma gayretinde.. Bi gün hiç ummadık yerlere gidip hiç ummadık kararlar alma serüveninde.. Hayat bu belki de bana verilen son şans bu.. Son dönemeç belki de döndüm döndüm ya da ömür boyu pişmanlıklar havuzunda en korkulu rüyaların arasında kalakalma çizgisinde..

Farklı alemlerden farklı fikirlerden biraz biraz topladım kefeme.. Her gün o dönemeç için kefeden bi tutam alıp cesaret bulma bendeki de.. Her şeyden herkesten biraz biraz kendimi bulmaca belki de … Ya da ne bileyim kendi kendimi kandırmaca belki de hadi şu en zor olanından hem de….


4 Şubat 2018 Pazar

Biraz Cesaret Sadece..


Bazen hissizleşir insan. Ne hissettiğini, ne düşünmesi gerektiğini bilmez bilemez.. İhtiyacı olan her şey hem bir adım ötesindedir hem de kilometrelerce uzağında.. Çaresiz görür kendini, yıpranmış, bitkin, güçsüz.. Sanki biri dokunsa olduğu yere yıkılıp kalacak gibi.. Ya da biri ne derdin var dese içindekileri birden döküverecek gibi derya deniz misali.. Günleri geçer böyle ayları seneleri.. Yapmak istediği çok şey vardır da yoktur bunları yapmaya cesareti.. Korkar yarı yolda kalmaktan, korkar düştüğü yerden kalkamamaktan.. Öyle bir korku ki hem de,  nefesini keser aklına her gelişinde..
İçinden geçenleri yapsa hayatı tamamen değişecekken korkar hayatını istediği yönde değiştirmeye. Bir el bekler bir güç kendisine gerekli cesareti vermeye.. Her gün bir umutla uyanır güne belki der belki bugün o güç çıkar gelir ufuktan ve kendine getirir onu… Ama o günde tıpkı öncekiler gibi biter inceden inceye..

Zaman hızla geçer gider böyle.. Ve yanında bir şeyler götürür her seferinde.. Bazen bir histir götürdüğü bazen de umutlarından bir demet.. Her seferinde biraz daha eksiltir kişiyi günden güne eritir, onu da yaklaştırır yavaş yavaş aynılaşma serüvenine..

Kişi kızar kendine ben böyle değildim, ne oluyor bana diye.. Bulamaz bir yanıt ve bulamadıkça daha da batar derine.. Sevdiği şeyler artık bir hiç gelir gözüne, çok sevdiği o müzik sadece bir müziktir günün birinde.. En derin duygularına ortak olan o müzik artık bir hiçtir sonunda.. O çok sevdiği kitap dönüp dönüp altını çizdiği satırlar artık hiçbir duyguyu anımsatmaz ve anlamsız gelir her okuyuşunda.. Gittiği o sahil derdini anlattığı deniz artık anlamsızdır..

Kendi imkanlarının farkına hiç varmaz da diğer insanları gördükçe kendi hayatından nefret eder günden güne.. Böyle böyle bitirir kendini, umutlarını, hayallerini. İnsanız ya hani umutsuz yaşayamayız ki bizde..

Lakin gel gör ki hayat bunu kendine yapan insanlarla dolu..  Sevmediği bir şehirde, sevmediği bir yerde sevmediği şeyleri yapan milyonlarca insanla dolu Dünya.. Hepsi de ya bir şeylere mecbur ya da cesaretten yoksun sadece..


İşte bu yüzden hepimize biraz cesaret diliyorum sadece..