Bir Varmış Bir
Yokmuş Diye Başlar Her Masal.. Her İnsan Farklı Farklı Masallarla Uyanır Her
Yeni Güne.. Bazen Kırmızı Başlıklı Kız Olup Kaçar Acımasız Kurttan Bazen İse
Uyuyan Prenses Olur Yüzyıllık Uykuya Kaçar Hayatın Acımasızlığından..
Her Masalı
Yaşar Aslında İnsan.. Bir Gün Kurbağa Prens Olarak Uyanır Güne Bir Günse Beyaz
Atın Üstünde.. Her Masalın Hem Kötü Karakteri Olur İnsan Hem De Kötülüğe
Uğrayanı.. Çocukları Uyutmak İçin Her Gece Okunan O Masallar Büyüklerin
Yaşadığı Bir Döngüdür Aslında.. Ve Bu Döngü Tekrar Eder Her Günün Sabahında..
Her Sabah
Yeniden Başlar Bir Varmış Bir Yokmuşlar.. Ve Her Bir Varmış Bir Yokmuş İnsanın
Kandırmasıdır Kendisini.. Ne Zaman Bir İnsan Bir Varmış Bir Yokmuş Diye Başlasa
Bir Masala Farketmez Kendisinin O Masalda Bir Cadı Ya Da Peri Olduğuna.. Bazen Yedi
Cücelerden Huysuzdur Da Anlatamaz Diğerlerine Neden Huysuz Olduğunu.. Dillendiremez
Hayatta Her İstediğinin Kursağında Kaldığını Ve Sonunda Huysuza Dönüştüğünün.. Ya
Da Rapunzel Oluverir Birden Bir Farkla Tabi.. Onu O Güzelliği İle Bir Cadı
Değil De Kendisi Kapatır Bir Kuleye Hayatın Acımasızlığının Ulaşamaması Dileği
İle..
Her İnsan
Dinlese Kendine Anlatılan Tüm Masalları Her Birinde Bir Parçasını Bulur Belki
De.. Oturur Düşünür Ardından Hani Bir Masaldı Sadece Bir Varmış Bir Yokmuş İle
Başlayıp Çocukları Kandırdığımız Her Gece..
Gerçekse Şudur
Aslında İnsan Korktuğu Kaçtığı Her Şeyi Masallaştırır Bu Evrende.. Sanır Ki Bir
Varmış Bir Yokmuş Diye Başladığı Her Şeyi Uzak Tutar Gerçek Evren De.. Halbuki Yok
Öyle Bir Dünya Bu Galakside..
İnsan İşte
Çocukları Kandırıyorum Diye Kendini Kandırdığını Kabullenemez Her Bir Varmış
Bir Yokmuş Masalının İçinde..