Her bi durakta hisseder insan yaklaşıyordur hedefe hayallere. Bi gayretle aşılması imkansız yokuşları aşar, geçilmesi imkansız yollardan geçer, gül bahçesinde dinlenmek yerine dik yokuşlarının gayretini sever. Bazen kulağına en sevdiği şarkılar fısıldanır, bazense küfür gibi gelen "hayat dersi" denen zırvalıklar..
Yol boyunca her gün ilerlemek, hedefine yaklaşmak ister.. Ama bazen durmak gerekir, dinlenmek, gözleri kapatıp etrafı izlemek, kendini dinlemek.. Gerçekten istediği yolda mı yoksa toplumun ona dayatmaya çalıştığı yerde mi..
Küçük Prens der ki: "Gözler kördür. İnsan ancak yüreğiyle baktığı zaman gerçeği görebilir."
İnsan kalbiyle ne görüyor o yolda, kimmiş gerçek dostları, kimler girmiş hayatına kimler çıkmış hayatından.. En önemlisi de kendi neler hissediyor bu yolda.. Yolda olmak demek insanın kendisine olan yolculuğu demektir. İnsan kendi yolculuğuna çıkabiliyor mu bu yolda. Hedefe giderken kendini de bulabiliyor mu bu yolculukta..
Ben çıktım kendi yolculuğuma nerde ne zaman kimlerle karşılacağımı bilmeden, rüzgarın ne yönden eseceğini kestirmeden, hayatıma kimler girecek ya da hayatımdan kimler çıkacak bilmeden.. İstediğim tek şey bu yolda hem kendimi bulup hem hedefe varmak.. Tüm sonuçlarına katlanarak elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışarak..
Belli mi olur bakarsınız dünyanın herhangi bir noktasında herhangi bir zamanda farklı hedefler için karşılaşırız aynı durakta.. Karşılaştığımızda hayatlarımıza pozitif bir etki katabilmek dileğiyle..