21 Ocak 2016 Perşembe

Pamuk İpliği..

İnsanın kendi bi araftır aslında.. Varla yok arasında, iyi ile kötü arasında ya da umut ile ümitsizlik arasında yaşar durur.. Her anında netlik ararken kendini arafa atar bile bile.. Çünkü kesin çizgiler insanı soyutlar hayatın dengesinden.. Lakin bu araflar çoğaldıkça insanın içindeki kaoslarda artar..

Bi gün şen şakraklık misafirken ertesi gün hüzün konar baş köşeye... Her şey o kadar çabuk ve hızlı olur ki.. İnsan anlayamaz bile ne olduğunu ya da nasıl olduğunu.. Halbuki birikmişliğin ara ara gün yüzüne çıkmasıdır hüznün misafirliği.. Geçmez ki insanın içindekiler,kapanamaz ki içdeki izler.. İyisiyle kötüsüyle bi izdir sonuçta içdeki.. Bazen ailedir bu izin sebebi bazen bi dost bazense daha derinlerden hissedilen şeyler..

Zaman geçer insan büyür, olgunlaşır.. Bakar ki artmış bu izler hatta iz üstüne iz bile çıkmış artık..Durur düşünür yeter der.. Artık mantıkla duygu farklı kabul etmeliyim.. Duygum mantığıma hakim olunca izim derin oluyor.. Artık mantığım duyguma hakim olacak ki izlerim ya hiç olmasın ya da çizik olsun sadece.. Başlarda her şey iyidir.. Yaşam düzene girer, duygular göl yüzeyi misali sığlaşır sığlaşır ve en son gökle bir olur.. Her şey nizamlı ve intizamlıdır.. 

Zaman geçtikçe insanın içi boşalır.. Duygular misafirliklerini bitirip terk eder ruhu.. Ev sahibi ilgilenmemiştir onlarla.. İnsan bunu geç fark eder.. Bakar ki her şey çok boş artık.. Gülmesi, ağlaması, düşünmesi ve bir çok şeyi.. Neden arar bu duruma bi çare. Halbuki hayatı hiç olmadığı kadar yolunda ilerlemektedir. Nerde olabilir ki sorun..Neden boşlukta hisseder kendini.. Bu sorunun cevabı çok sorulup az bulunur insanoğlu tarafından.. Belki de hiç bulunmaz ömrü boyunca.. Boşluğu kapatmak için maskaler odası kurar kendine. Her sabah için her insan için ya da her olay için.. Ama hissedemez artık eski saflığıyla..