7 Mart 2015 Cumartesi

Yazmak Yanlızlıkmış Hıh..

"Yazmak Yanlızlıktır." diyorlar. Doğru mu acaba.? İnsan anlatamadığı sözlere dökemediği ne varsa yazamaz mı yani. Bu durum çok mu garip ki..? Halbu ki ben hep yazarım. Aklımdan geçeni, dudağımın ucuna kadar gelipte söze dökemediklerimi, sırf karşımdaki kırılmasın diye kendi kalbimi kıracağımı bile bile söylemediklerimi, kimseye itiraf edemediğm ya da yüzleşemediklerimi...

Ne yani şimdi ben tüm bunları yazıyorum diye yanlız mı oluyorum..? ÖYle mi..? Öyleyse kabul yalnızım.. Ama her şey bununla bitmez ki. Peki yazamadıklarım ne olacak.. Yazmaktan bile korktuğum, kalemi elime her alışımda gözyaşlar denizinde boğulduğum... Yazmayı geçin delicesine haykırmak istediğim de bile sadece içimde sessiz çığlıklara dönüşenlere ne olacak.. Onlar nereye ait peki..? Söze, yazıya ya da duyguya ait değilse nereye aitler.. Bi yerde bu kadar uzun durmaları normal mi ki.? Ben kurtulmak istedikçe benim daha da derinime işlemeleri normal mi yani.?

Tüm bunlar her şeyden biraz biraz alıp daha da büyüdü aslında..Bazen bi dostumun yaptığı yanlıştan bazen çok değer verdiğim birinin bana değer vermemesinden  bazen de belki de çok küçük saçma sapan olaylardan hatta belki hayallerimden.. Ben kurtulmak istedikçe daha da sardılar etrafımı.. Ne yapacağımı bilemedim.. Acaba anlatmalımıydım beni üzenleri.. Yok yok olmazdı ki yapamazdım.. Oyeteneğe sahip biri hiç olmadım.. Peki beni üzenlerden uzaklaşmak çözümmüydü.. Değil di tabi ki..

Denedim hem de çok yol denedim.. Buldumda ilacımı.. Kimseye değer vermeyeceksin. Yeri geldiğinde sende birilerine arkanı dönebileceksin.. 

Şu an mı..? Şu an hmmm Mutluyum galiba :) Evet evet mutluyum.. Bulunduğum yerden, uzak olduğum insanlardan yakınımdaki hatta çok yakınımdaki insanlardan hepsinden hayatımda bulundukları için mutluyum.. :) 

Ve yazıyorum yazmaya da devam edeceğim gün gelecek yazmaya bile korktuğum korkularımı da yazcağım ve işte o gün mutluluğum katlanarak artacak ve ben gene yazmaya devam edeceğim.. Neden mi..?

"Çünkü Benim İçin Hayat Yazıyla Değerli Yazmakla Önemli."

27 Şubat 2015 Cuma

Sessiz Dörtlük





Yalnızlık ne bitmez tükenmez bir koridor
Şimdi bir hece, bir kelime 
Geceye yaslı yalnızlığımı dindirmiyor
Dilimi lâl eden bu sükuttan başka.


Bazen bi sesdir sadece insanın aklında kalan sadece bi ses.. Tekrar duymak için bazen can attığı bazense unutmak için hafızasının en ücra köşelerine yolladığı.. Sadece bi ses.. Yaşamının her anında kulağında çınladığı bi cümle belki de sadece tek bi hece.

Ne kadar basit gibi görünüyor değil mi..? Sadece bi ses  ne kadar da kolay halbuki unutmak ya da istediğin zaman hatırlamak neden o kadar kolay değil peki..?  Hoşuna gitmeyen, kalbini kıran, hayatında duymaya bi kez daha tahammül edemeyeceğin bi sesi unutmak neden o kadar kolay değil.. Belki de unutmaman gerektiği içindir. Hayatının her anında o sesi hatırlaman ve kendine yeniden ve yeniden sorman ve hayat yolunu yeniden çizmen gerek belki de.. Ya da tam tersi unutmak istemediğin hatırlamak için hafızanı delicesine zorladığın ama bi süre sonra unuttuğun ve hatırlamadığın için çıldırdığın bi sesi unutman gerektir.. Belki o ses daha fazla acı ve üzüntü getirecektir sana..

Her insanın hayatında vardır sesleri mutlaka.. Önemli olan o sesleri unutmak değil yeniden o sesleri duymayacağın bi hayat kurmaktır asıl önemli olan..

10 Şubat 2015 Salı

ARAFFF!


                                        Herkes arafta yaşar.. Yani herkes arada yaşar hayatı..

Ne tam anlamıyla delice ne de tam anlamıyla mantıken.. Hep kendi için iyi olduğunu düşündüğü şeyi seçer.. Bu bazen mantıklıdır bazen değil.. Bazen mantıklar ülkesinin hükümranıdır bazense duygular ülkesinin kapı kulu.. Hiç tamam ben buyum diyemez.. Hayatını hep aynı şekilde ikame edemez..

Hep etrafına  doğrular saçmaya çalışır.. Kendini hep en iyi en doğru olduğu konusunda ikna etmeye çalışır. Taki kendi iç sesini dinlemeye başladığı ana kadar.. O an insan aynayı kendine çevirir ve ne olduğuna bakar. Tüm hayatını gözden geçirir. Film sahneleri birer birer ardı sıra yüklenir. Ve acı gerçek çıkar ortaya aslında sandığı kadar kararlı ve tek taraflı olmadığını görür.. Kendini birden Araf çukurunun içinde bulur..

O çukur ki insana kendini gösterir.. O çukur ki hayatta asla asla dememeyi öğretir ve o çukur ki keşkelerin anlamsızlığının zirvesidir..

Herkes bi gün o çukura düşer ve kendi haline şaşar..
Bende şu an o çukurun içindeyim ve inanın dediğim her asla kelimesinin hayatımda nasıl da yer bulduğunu anlamaya çalışıyorum.. !

2 Şubat 2015 Pazartesi

Narsist Düşünceler.. !


         Sorgulamalı insan kendini.. Oturup düşünmeli yaptığı her davranışı ve aldığı karşılığı..

Bilmeli ki aldığı her karşılık yaptığı davranışın bi yansıması.. Düşünmeli aslında ben kimim diye.. Gerçekten göründüğü kişi mi yoksa olmak istediği mi..? Sürekli çevresindeki olayları kendine bağlamamalı.. Ben merkezci bi biçimde yaşamamalı.. Dünya ne onun etrafında döner çünkü ne de dünyanın merkezi kendidir.. Söylenen her söz ne ona söylenir ne de ondan bahseder..

Hayat tek bi insandan ibaret değildir. Ve Dünyadaki insanların tek derdi de o insanın hayatı ve yaşadıkları değildir.. Aynaya dönüp baktığında kendini bulunmaz hint kumaşı sananlar aslında yalnızlık çukurunun en daim üyeleridir..

Hayat acımasız artık tamam .. Ama insanlar hayatlarında empati yapabilecek insan ister.. Sen aynaya dönüp kendine her baktığında " Ben en iyisiyim dersen eğer yalnızlık kulubü kollarını açıp sana merhaba der.. Ardından sonsuza kadar kapanır kapılar.. Zaman geçer ve yalnızlık kulubünün üyeleri sürekli değişir.. Biri gelir biri giderrr..

Sen hep ordasındır.. Defalarca bunu sorarsın kendine acaba neden ben çıkamıyorum diye.. Bilmezsin çözümün ne olduğunu anlamazsın..

Taki bi gün aynaya bakıp kendinden başka kimseye bi faydan olmadığını anlayana kadar.. O andan sonra karar verirsin değişmeye.. Ve bi bakarsın ki Yalnızlık Kulubünün çıkış kapıları sana sonuna kadar açılmış..

 Yeni bir dünya ve yeni bir senle..!

28 Ocak 2015 Çarşamba

Yanlış Değerler Diyarı



Düşünmemek gerek bazen plan yapmamak... Her şeyi oluruna bırakıp uzaktan izlemek gerek bazen.. Bir şeyi gereğinden fazla zorlamamak ve sadece kabullenmek..

Hayatın kanunlarını kabul edip onlara boyun eğmek gerek.. Hayatın akışına uyum sağlamak..


Neden mi..?
Aslında her insanın kendine göre nedenleri olabilir.. Ama herkese uygun tek bi neden vardır burada..

Bi şeyi ne kadar çok isterseniz dünya,evren tüm varoluş o sevginin aşırılığını yaratılışa aykırı bulur ve değer verdiğiniz şeyi sizden uzaklaştırmak için bi görev alırlar..Siz değer verdiğinize ulaşmaya çalıştıkça önünüze negel üzerine engel çıkar.. Sürekli "Neden BEN?" der durursunuz.. Gerçeği kavramakta o kadar güçlük çekerssiniz ki bu bazen yıllarınızı alır sizden bazen de geri dönüşü olmayan parçalarınızı alıp götürür.. Günleriniz aylarınız gerçeği kavrayamamaktan doğan olumsuzluklarla geçer.. Bi süre sonra artık istenizde yapamazsınız...

Bunların nedenleri hep DEĞER SIRALAMASI dır aslında.. Hayatınızda, varoluşunuzda değer verdiğiniz ve değer vermeniz gereken şeylerin ayrımını yapmaktır tek sorun..Hayatınızda değer vermeniz gereken şeyleri ikinci sıraya koyarsanız eğer emin olun evren size karşı cephe alıp engeller kurmuştur bile..

Hayatınızda olunda gitmeyen şeyler varsa ve değer verdiğiniz şeylere ulaşamıyorsanız eğer oturup değer sıralanızı gözden geçirmenizi öneririm Size..







18 Ocak 2015 Pazar

Kardelen Yürekler

Bilmem bilir misiniz Kardelen ve Hercai Hikayesini..?

Birbirinden güzel iki çiçek varmış. Birbirlerini çok severlermiş. Ancak çiçeklerden biri sevdiğini diğer çiçeklerden kıskanırmış. Bunun için sevdiğine "Gel biz bundan sonra seninle kışın bembeyaz karlar içinde açalım. Diğer çiçekler olmadan sadece sen ve ben tüm kışı geçirelim." demiş. Sevdiği kabul etmiş bu teklifi..

Aradan üç mevsim geçmiş ve kış gelmiş.. Teklifi sunan çiçek sevdiğini görmenşn hayali ve mutluluğu ile karları delmiş ve bembeyaz örtü üzerine bir güneş gibi açmış.. Beklemiş beklemiş beklemiş.. Ama sevdiği verdiği sözü tutumamış ve kışın soğuğundan karın hiddetinden korkup açmamış..

Ve Karın soğuğuna aldırmadan açan çiçeğe KARDELEN sevdiğine verdiği sözü tutmayıp korkan ve açmayan çiçeğe de HERCAİ denmiş..


Aslında hepimizin hayatında vardır bi kardelen ve hercai hikayesi..
Hayatta bu hikayede olduğu gibi iki seçenek vardır aslında.. Ya kardelen gibi gerçekten sevip her şeyi göze almak verilen tüm sözleri tutmak gerekir ya da hercai gibi vefasız olup korkuları sevginin önüne koyup sevdiğini yarı yolda bırakmak gerekir..
İnsanlar genelde hep Hercai olmayı seçer..Neden mi?

Çünkü kendi küçük dünyalarını her şeyin üzerinde ve en üstün olarak görüp o küçücük dünyalarından taviz vermek istemezler.. Lafa söze gelince sözünün eridir bunlar.. Ancak uygulamada hercai kadar bile olamazlar..

Belki şu an bunlar size çok abartılı gelebilir.. Ama küçük düşününce alsında hiçte abartılı olmadığını anlarsınız.. Karşınızdakinin size verdiği en ufak bir sözü bile mazeretsiz olarak tutumaması onun aslında" Bir Hercai Gönüllü" olduğunu gösterir..

Kardelen olmak ise gerçekten zordur.. Cesaret ister.. Önündeki tüm engelleri görmezden gelip sadece sevdiğini düşünmeyi gerektirir.. Kardelen olmak gerçekten hayatını biriyle paylaşmaya hazır olmak demektir.. Kardelen olmak bir beden de iki yürek taşımak demektir..

Kardelen olmak Vefasız olmasına rağmen Hercaiyi sevmeye devam etmektir..


16 Ocak 2015 Cuma

Dengesiz Düzenler




Denge mi olmalı her şeyde..?


İnsan bazen aşırılığa kaçamaz mı yani..?
Özgürlüğünü başkalarına zarar vermeyecek şekilde aşırılıktan yana kullanamaz mı..?

Bence bu mümkün ama sadece bence işte..

Hayatımız hep bi denge kurma üzerine kurulu.. Psikollojimiz ve bilinçaltımız bile sürekli "İd"le "Süperego" arasında denge kurmaya çalışmakta..Neden peki..? Her zaman denge demek düzen demek mi?

İnsanlar sürekli başkaları ne der düşüncesiyle hep dengeli hayatlar kurmaya çalışmaktalar. Ve bu düzene aykırı gelenler de ister istemez dışlanma durumuyla karşılaşmakta. Halbuki hani her insan özgürdü..? Nerde burda özgürlük.. Ressamın dediği gibi belki şurda gizlenmiş bi özgürlük mü vardır.. :) Aslına bakarsanız HAYIR..! 

İnsanlar kendi dengelerini kendileri kurmaları bence.. Neden diyecek olursanız her insan bu dünyaya yalnız gelir ve yalnız gidecektir.. Her insan kendi hesabını kendi verecek ve kendi yaptıklarından sorumlu olacaktır.. Peki sırf dışlanma yüzünden yapamadığı iyiliklere ne olacak..? Ya da kendi geleceğini çok iyi yerlere getirebilecekken önüne vurulan ketlere ne olacak..? İnsanlar bunları düşünmez.. Ama unutmayın siz başkalarının dengesini kuramazsınız ancak o dengeyi bozarsınız.. Ve o kişiler bunu belki size anlatamaz dillendiremez ama içlerinde bi yerde hep vardır o his..

Ve gün gelir sizin bilmeyerek dengesini bozduğunuz insan hayatınızdan öyle bi parçayı alır ki artık istesenizde o dengeyi bi daha yakalayamazsınız.. 

Çünkü o parça sizin dengenizin temelidir..!!