28 Temmuz 2015 Salı

Asırlık Hayat..

Asırlık bi çınar ağacıydı. Yılların verdiği yorgunluklar her yıl ondan güzelliğini alıp götürmüştü. Artık eskisi gibi her ilkbaharda ona renk katıp her sonbaharda da onu her şey gibi terk eden yapraklarını dallarına konduramıyordu. Çünkü artık sevilmiyordu.


Önünden geçen her insan ona bi ucube misali bakıp artık kesilmesi gerektiğini çınar ağacı duymuyormuşcasına defalarca tekrar ediyordu. Kimse çınar ağacının derdini sormuyor ona yardım elini uzatmıyordu. Seneler önce gölgesinde dinlenen sonbaharda dökülen yapraklarının altında dans eden insanlar bile onun gerçek güzelliğini unutmuş ve ona sadece bi ağaç parçası muamelesi yapmaya başlamıştı..

Halbuki onun tek ihtiyacı sevgiydi, ilgiydi. Onu dinleyecek neden bu hale geldiğini soracak birileri. Oysa ki Çınar ağacı o kadar çok şey görüp o kadar çok şey yaşamıştı ki her insanın kalbine dokunabilir her insanın derdine deva olabilirdi.

Bazen  iki sevgilinin birbirlerine şiirler okumasına şahit olmuş bazense en şiddetli kavgaların arasında kalmıştı. Bazen yalnız bi insanın yalnızlığıyla dertlenmiş bazense en derin aşıkların baş harflerini bağrına kazımıştı.

Şimdi ise çirkin, işe yaramaz bir ağaç olarak görülüyordu. 

Ama onun inancı tamdı. Bir gün öyle biri gelecekti ki asırlardır gördüğü ve onu sevdiklerine inandığı onu kandıran diğer tüm insanların aksine onu gerçekten sevecekti. Buna inanıyordu. Evet artık eskisi gibi ilkbaharda renklenemiyor sonbaharda insanların hüzünlerini dökemiyordu. Ama birazcık sevgi görse eski haline dönecek ve herkese aslını gösterecekti. Her gün bu inançla güneşin doğuşunu izliyor ve her gün bu inaçla güneşin batışını seyrediyordu.

Ve bir gün evet bir gün bi yabancı sokuldu gövdesine. Çınar ağacı şaşkındı.. Senelerdir kimse ona bu şekilde yaklaşmamıştı. Sessizce yabancıyı izledi. Yabancı Çınar ağacını yavaş yavaş okşuyor ve tüm kabuklarının dokusunu hissediyordu. Çınar ağacı "Tamam" dedi işte o bekledğim gün geldi. Artık bu yabancının sevgisi beni iyileştirecek dedi. 

Yabancı uzun uzun izledi Çınar ağacını, Çınar ağacı da yabancıyı. Yabancı sessizce oturdu Çınar ağacının yamacına va başladı hayaller ülkesindeki yolculuğuna. Çınar ağacı da kendi hayaller diyarında. Çınar ağacı o kadar dalmıştı ki hayaller diyarına yabancıyı da ekleyiverdi bu hayaller rüzgarına. Yabancının kurduğu hayaller yüzünde tebessümler oluşturdukça Çınar ağacı daha da bi bağlandı yabancıya. Çünkü Çınar ağacına göre tebessümün nedeni yabancının kendine olan sevgisiydi aslında. Yabancı tebessüm etti Çınar ağacı daha da sokuldu yabancıya, Yabancı bidaha tebessüm etti Çınar ağacı kördüğüm oldu yabancının  yanında.Ve Yabancının yüzü Çınar ağacının hafızasına öyle bi kazındı ki kesip parçalasalar silinmezdi bidaha.

Yabancı son kez baktı asırlık Çınar ağacına ve gitti. Ama Çınar ağacı hiç üzülmedi. Çünkü kalbi safdı, temizdi, kötülükten nasibini almamıştı ve yabancının ertesi gün geleceğini tüm kalbiyle hissetmişti. Evet hissetmişti ama yanlış hissetmişti..

Ertesi gün oldu. Çınar ağacı güneşe teşekkürlerini iletip yabancıyı beklemeye başladı. Uzaklara daldı, hayaller kurup hayaller yıktı. En sonunda yabancı göründü uzaktan. Çınar ağacının kalbi duracak gibiydi tüm dalları tir tir titriyor yeniden yaprak açacakları günü bekliyorlardı. Yabancı yavaş yavaş yaklaştı Çınar ağacına.. Ama oda neydi. Yabancı ve yanında baltası. Evet evet baltası..Çınar ağacı o an anladı. 



"Dünyadaki tüm sevgiler birer çıkar çemberiydi ve Dünya denen gezegen sevgiyi hissetmekten o kadar acizdi..

Çünkü Dünyanın Kendisi İnsan Denen Saf Sevgiyi Bilmeyen Varlıkların Alemiydi"


8 Temmuz 2015 Çarşamba

"İnsan bazen bi defteri kapatıp diğerine geçebilmeli..

"İnsan bazen bi defteri kapatıp diğerine geçebilmeli..

Kapatılan defter ister yarım olsun isterse daha kapağı yeni açılmış olsun eğer acı vermeye başlamışsa insan zincirlerini kırıp kapatmalı o defteri en temiz sayfalarına en iyi belki de en kötü anılarını yazmadan kapatabilmeli..

İnsan açılan her defterin hayatında bir dönüm noktası olduğunu anlamalı.. Anlamalı ki defterin sayfaları öfkelerle kızgınlıklarla ve kırgınlıklarla dolmadan kapanabileceği en temiz halinde kapanabilsin.. Kapanabilsin ki hayatta yeni bir yola yeni bir çağa ulaşabilsin.. "

İşte tam da bu satırları yazıyordu kız hayatındaki en önemli kararlardan birini almak üzere iken. Hayatında daha yeni açtığı belki d daha açmak üzere olduğu defteri kapatma kararını aldığından beri zihni sürekli bu sesleri fısıldıyordu kulağına.. Günlerce düşündü, gecelerce çabaladı başka bir yol bulabilmek için. Lakin hayat çizgisini değiştirebileceği başka bir yol yoktu.. Hayatında olmasını istediği bazı şeyler için hayatında olan bazı şeylerden feragat etmek zorundaydı..Bunu biliyordu. Aynı anda sahip olamayacağı şeyler istiyor ve bunun için kendine fazlasıyla kızıyordu..

Hayatında mevcut olan şeyler alışkanlıktı artık onun için.. Hayatında olmasını istediği şeyler ise ona başta sadece bi hayalden ibaret geliyor ve onu alışkanlıklarına kördüğüm misali bağlıyordu..

Tam da bu düşünceler içerisinde iken hayatı birden değişmeye başladı.. Artık ufku eskisi gibi dar değildi. Artık denizler ötesini görebiliyordu.. Ve yapması gerekenin hayatındaki alışkanlıklar defterini kapatıp denizler ötesi için yepyeni bi defter açmak olduğunu en derininde hissediyordu..

Ardından yazmaya başladı delicesine anlamlı anlamsız, gerekli ya da gereksiz her şeyi yazmaya başladı.. Yazdıkça hayatındaki defteri kapatacak gücünün arttığını hissetti..

Ve son olarak "İnsan bazen bi defteri kapatıp diğerine geçebilmeli" cümlesini bir kalemde hayatına geçirip kendi miladını kendi belirledi..

19 Haziran 2015 Cuma

Zamansız Gelen..

Ansızın biri girer hayatına. Adı konmamış bir şey vardır arada. Zaman hesabı yapmadığın, ne konuştuğunun anlamı olmadığı bir evrene geçersin onunla. Her şey değişir birden hayatında. Onun varlığı ayrı bir güç verir sana. Sanki evrendeki tüm güçlükleri tek başına kaldırabilirmişsin gibi hissedersin. İçine sorsan söylemez sana ne olduğunu hep bi ikilemde bırakır seni.

Önce biliyorum ne olduğunu telaş etme endişeye gerek yok ki sadece AŞK bu der.

Ardından başlar endişeler yumağını bir bir sıralamaya. Hem de öyle bir sıralar ki ilk söylediği sözleri unutturur bir çırpıda.


  • Ya o sevmiyorsa seni
  • Ya başka birini seviyorsa
  • Bence git söyle hislerini ona
  • Yok ya nereye söylüyorsun sus aman sakın ha
  • Söylesen ne değişecek ki 
  • Ama bak sen acı çekiyorsun böyle olmuyor ki..
  • ...

İçin bu listeyi o kadar uzatır ki. Aynı anda trilyonlarca neden geçirir aklından. Ama kimse dikkat etmez burdaki ayrıntıya . İçinin sana söyledikleri aklınadır aslında. Eğer aklına mantıklı gelirse kabul ettirir sana. Ama o kadar fazla ayrıntıya bakar ki karşındaki en mükemmel insanda olsa kusurlar listesini sıralar bi anda. 

Mesela tamam iyi insan ama anlaşamazsınız ki siz der. Bırak ya olmaz yani onunla kesinlikle olmaz cümleleri sıralanır ardı ardına.

O kadar boğar ki seni bu düşünceler kaçırırsın onca güzelliği bu arada. Mantık bazen yanıltır insanı bu dünyada..
Bu yüzden bi denge kurmalı insan iç dünyasında.. Bir tarafta akıl bir tarafta duygu olmalı.. Olmalı ki yaşanılan her şey daha bir anlam bulmalı insanın dünyasında..

18 Haziran 2015 Perşembe

Son..


Yaşayacağı son gündü..Bundan habersizce en güzel merhabasını sundu yeni güne..Tavanındaki lekeleri ilk defa takılmadı gözüne.. Günün ilk ışıklarını izledi penceresinin önünde..

Aslında hemen hemen her gün yaptığı eylemlerdi her biride.. Ve bir şey daha var dı yaptığı hayatının her gününde.. "Her gece kapı önüne o gün yapmadığı ve ertelediği pişmanlıklar girdabına güç katacak bir pişmanlık daha eklemek".. 

Yaşıyordu hayatını sürekli sonsuzluk evrenine sahipmişcesine.. Her gün gününe en güzel şekilde başlayıp bitiriyordu en mükemmel şekilde KENDİNCE..

Her gün kendisine bir ertelenmişlik daha ekliyordu..Üstelik sadece kendine de değil..Yaşadığı kentin her sokağına her caddesine hatta  adım attığı her yere.. 

Etrafına sorsanız düşünmez kimse bu şekilde.. Ama biliyor kendi tüm gerçeği içten içe.. O kadar korkak ki sıra hayallerine gelince.. Yapmak isteyipte cesaret edemediği o kadar çok dönüm noktası var ki kapı önünde.. Ne gitmek istediği yerlere gidebildi bu güne kadar ne de sevdğini söyleyebildi senelerdir sevdiği biriciğine..

Ama bugün başka onun için bugün kararlı kendince.. Bugün gidip söyleyecek her şeyi biriciğine..Ardından hayallerini bir bir gerçekleştirecek bir bir ve katacak hepsini hayatının en güzel köşesine..

Lakin atladı kaderin planını tüm bu planlarının içinde..Artık kalmadı ki zamanı bunları gerçekleştirebilse..Bu gün son durak son zaman son liman onun için..

"Artık gelmeyecek ne yeni bir zaman ne de yeni bir liman Ne Kadar Beklese de.."

15 Haziran 2015 Pazartesi

Birisi..


Hayatının yarısını düşler aleminde yaşayan biriydi. Yaşadığı her günü "Yaşadığım" ve "Yaşayabileceğim/Yaşamak İstediğim" diye ikiye ayıran biri.. Yaşadığı hayata çok önem vermezdi.. Sonuçta yaşıyorum mantığını kendine hayat felsefesi olarak edinir ve yaşayabileceği ya da yaşamak istediği aleme yani rüyalarına yönelirdi.. 

Her gün bi adım daha ileriye gider ve her gün bi adım daha ötesini yaşardı.. Diğer insanlar mantıklarıyla her gün rasyonel hayatlarına yön vermeye çalışırken kendilerine göre irrasyonel kararlar alan arkadaşlarına alaycı tavırlar takınır ve onu kendi aralarında gülme nedeni ilan ederlerdi..

O ise hiçbirine kulak asmaz kendi doğru çizgisinde kendinin ve evrenin doğruları paralelinde hareket ederdi.. Onun için öncelik diğerlerinin ki ile hiçbir zaman aynı olmamıştı.. Diğerleri sadece "Şu Anı/Şimdiyi" Ya da tam tersi sadece "Geleceği" düşünüp ona göre hareket ederken o "Hem Şu Anı Hem de Geleceği" ele alırdı.. 

Etrafındakileri cümleleri ile değil davranışları ile inceler ve hayatına bu davranışlar çerçevesinde arkadaş kalıbında kişiler alırdı..

Bir gün biri ile karşılaştı.. Rüyalar aleminde hiç görmediği belki de görmek isteyipte göremediği biri ile.. Hayatına yön vermeyi geç hayatını yaşamayı bile unuttu.. rüyalar alemine sadece onu daha fazla görmek için dalıyor reel hayata ise sadece onu görmek için dönüyordu.. Etrafındaki herkes onun bu hallerine şaşkın ve bi o kadar da endişe içinde bakıyordu.. Çünkü o artık evrenin dengelerini görmezden gelerek kendine göre yeni bir düzen kurmaya çalışıyordu.. Evrenin merkezini hayatının merkezi sandığı  kişiye göre düzenlemeye çalışıyor ve günlerini bunun için geçiriyordu..

Hayatında o kadar çok şey değişmişti ki geriye dönmek istese artık onun için "Geri" diye bi kavram bile kalmamıştı.. 

Veee Bir Gün Ansızın Uyandı Gerçek ve Rüya Arasındaki Araftan.. Etrafında sadece kendi vardı sadece kendi.. Onun için artık ne Geçmiş vardı ne de "Gelecek"..

24 Mayıs 2015 Pazar

Klişe Hayatlar

Modern zamanlardayız değil mi..?Herkesin büyük bi övgüyle yaşadığı modern hayatlarda..
Evet size göre modern hayatlar yaşıyor olabiliriz.. Bence ise tamamen Klişe Hayatlar sarmalında yalanlar sıralarız birbirimize.. Arkamıza dönüp baktığımızda hep keşkelerimiz olur Monotonluk Gişelerimizde..

Keşke şuraya gitmeseydim. Ya da yok yok keşke buraya değilde oraya gitseydim..
Keşke bunu almasaydım.. Yok ama ya neden diğerini almadım ki..
Keşke sussaydım.. Yok canım saçmalama sen haklısın neden susacaksın ki ama keşke bunları söylemeseydin..
Ve keşke ona inanmasaydım"lı milyarlarca cümle bırakırız her gün geçmişimize..

Her gün klişe arkadaşlıklarımıza toz kondurmaz ve artık anlamını karşılamayan kelimeler kullanırız birbirimize:
Can dostum
Kankam
Kardeşim ve vesaire..

Her gün klişe aşklar yaşarız yanımızdaki sanki herkesmişcesine:
Aşkım
Bitanem
Canım
Cicim
Bebeğim ve vesaire..

Ne var ki artık bize ait sadece.. Her şey ama her şey modern hayatınızın ortaklık sözleşmesinde.. Her alan, her cümle, her kelime...

Gerçekten sadece kendine ait hissettiğin ne var ki sende.. Sadece ben kullanırım bunu dediğin ya da sadece ben biliyorum bu kelimeyi ben söylerim diye düşündüğün.. Yok bence..


Neden mi..?Çünkü Herkes aslında Herkes için Herkeslerde..

22 Mayıs 2015 Cuma

Rüyalar Gerçeği..

İnsan rüyalarında yaşarmış..
Bazen kuş misali uçar bazense en korkulu gerçeğinden kaçarmış..
Günlük hayatın endişesinden kaçar zihnindeki cenneti yaşarmış..
En güzel gününün sonunda aslında en korktuğu acıyı kabuslarıyla yaşar..
Her gün ayrı rüyalara dalar zihininin gizli dehlizlerinde dolaşırmış..
Bazen hiç tanımadığı insanı hayatının olmazsa olmazı olarak görür,
Bazense gerçek hayatının olmazsa olmazını bir hiç olarak tanırmış..
Yapmak isteyipte yapamadıklarını hayaller eşliğinde rüyasına aktarır,
Yapmak istemeyipte yaptıklarını hayaller eşliğinde rüyalarında silermiş..

Ama kimse aslında rüyalarının ne demek istediğini anlamazmış.. 
Tıpkı bizim gibi, herkes gibi...


Rüyalar hep insanlara gerçekte olmasını umut ettikleri şeyleri gösterir.. Bazen zenginlik, bazen başarı bazen de acıdır bu..
Rüyalar aslında insanların gerçek benliğidir.. İnsanlar her ne kadar kendi benliklerinden kaçsa da..
"Rüyalar insanlara her sabah aslında kim olduklarını ve aslında kim olabileceklerini hatırlatır.."
Bu yüzden her gece ısrarla bıkmadan kendilerini hatırlatır rüyalar..
Tek istekleri ise evrende var olması kendilerine önem veren insanlar..!