7 Nisan 2015 Salı

Hayatın Tadını Çıkarmakla B.kunu Çıkarmak Arasındaki Fark :)

Hayat bize pek çok seçenek sunar.. Ve der ki:

-Ben sana bu seçenekleri sundum..Seçim senin..

Hayatın bize sunduğu seçenekler aslında aynı olayların sonucudur tek farkla biri hayatın tadını çıkararak yaşanır biri ise hayatın b.kunu çıkarmakla yaşanır.. Hayatlarımızda çoktur bunların örnekleri hemde ne çok..


Bazen an gelir günlerce evden çıkmaz delice kendini film izlemeye verirsin.. Tüm günün sadece film ve yemek arasında geçer.. :) Bu biraz hayatın b.kunu çıkarmaktır ama bazende hayatın tadını çıkarmak..

Bazen sabahlara kadar o şehir senin bu şehir benim gezersin ama elinde tek fırsat ve tek zaman vardır.. Bu hayatın tadını çıkarmaktır..

Bazen delice içersin sonucunun nereye varacağını bilmeden.. Sabah uyandığında ne oldu ya ne bu hal der ve kendinden tiksinirsin..Yani hayatın ve o gecenin b.kunu çıkarırsın..

Bazen aklına eser yağmurda çıkarsın deniz kenarına.. Denizde hırçındır kızgındır hayata sende.. Sonra denizin içindeki nefretle senin içindeki nefret birleşir denizin dalgalarıyla.. O an hayatın tadını çıkarmış olursun işte..

Bazen Aşkı seversin delicesine.. Sonra o aşkla anlamlar yüklersin birine.. Eğer sadece birine yüklersen o anlamları bu hayatın tadını çıkarmaktır.. Lakin bu anlamları o kalp senin bu kalp benim taşırsan bu hem hayatın hem de hayatta çok nadir rastlanan aşkın b.kunu çıkarmaktır..


İnsanlar genelde bu iki çizgi arasında mekik dokur.. Ama hayatın bizden istediği Hayatın, Hayatımızın, Anımızın tadını çıkarmak ve pişmanlıklar ütopyamızı yıkmaktır..

Hadi o zaman ne duruyoruz hayatın tadını çıkarmaya bakalım.. :)

5 Nisan 2015 Pazar

BELKİ..


Belki..İnsan hayatının neredeyse yarısı belkilerle geçiyor.. Dilde hep bi belki..
Mantığın imkansız diye evren ötesine çığlık attığı anlarda hep bi avuntu eseri kocaman dünyasıyla giriyor araya BELKİ..

İnsan kendini kaptırıyor o avuntu eserine hayallere dalıyor.. Sonra bi ara uyanır gibi olup arafta kalıyor.. Ardından tekrar belkinin büyülü dünyasında buluyor kendini..

Peki neden bunu yapıyor kendine..? İnanç mı, Umut mu ya da sadece bi şeye bağlanma duygusu mu..? Nedeni bilinmiyor ya da kişiye göre değişiyor.. İnsan bazen olmasını istediği şeyin imkansızlığına inanmak istemiyor bazende hayatn kıyısından dönmek istiyor..

Sonuçta hep aynı şeyle karşılaşıyor hayal aleminde takılı kaalıyor.. Tabi her durum için geçerli değil tabiki de ama çoğunluk böyle..

Ben de şu an bi "Belki" ütopyasının çıkmaz sokaklarında dolaşıyorum yoluma kaybetmeye yakın ama umuda çok yakınım.. Ve her güne aunı cümleyle başlıyorum "Belki bugün umudum olur"

26 Mart 2015 Perşembe

Edebiyatsal Girişimcilik :)



Hep bi umudu olmalı insanın 
Yeri geldiğinde ona tutunmalı
Hep en iyiyi düşünmeli insan
Hatta o kadar iyi olmalı ki Polyanna'yı bile kıskandırmalı
Kendi değerini bilip kendine kendi gibi davranmalı
Nasılsa o olmalı insanları dinleyip karadeliklere esir olmamalı
Yeri geldiğinde ağlamalı yeri geldiğinde susmalı
AMA yeri geldiğinde yapmalı tüm bunları
Hayatının güzelliğini bulmalı
Olumlu düşüncelerini uyandırıp olumsuz düşüncelerini Uyuyan Güzel misali uyutmalı
Keşfedebilmeli 

"Kendi Harikalar Diyarını"

Sokak sokak karış karış dolaşmalı
Hayatının kendine ait olduğunu anlamalı
Anlamalı ki "Mutluluğun peşinden koşmak yerine KENDİ MUTLULUK OLMALI"


22 Mart 2015 Pazar

Yorumsuzum..

Korkuyorum.. Hayatta yaşamak isteyipte kurduğum hayallere olmadık zamanlarda çelme takılmasından korkuyorumm.. Hayatta en mutlu olduğum anlarda birden hayal kırıklıklarımın olmasından korkuyorum..

İçimde en derinde yaşadığım şeyleri sözlere dökersem kaybolacaklarından ve bi daha benim hayat yoluma girmeyeceklerinden korkuyorumm..

Evet bu şekilde hayatta her şeyi kaçırıyorum. Yaşayabilme ihtimalim varken korkularım yüzünden yaşayamadığım anılar defterim doldu da taştı bile.. Ek sayfalar kullanıyorum şimdilerde.. Bi sayfa bi sayfa daha derken hayatımı kaçırıyorum..

Şİmdi diyeceksiniz ki madem bunun farkındasın neden düzeltmiyorsun? Haklısınız düzeltmiyorum daha doğrusu düzeltemiyorum.. Hep bi şeylerin eşiğini gelip geri dönüyorum.. Tam hayallerimin geleceğimin belki de umutlarımın ışığını gördüğüm anda kaçıyorum ordan..

Şimdi de tam o zamanlardan birindeyim aslında.. Yapacağım şey belki hayatımı kökünden değiştirecek belki de yapmam gerekeni yapamayacağım ve pişmanlıklar havuzuma bi damla daha eklenecek ya da anılar defterime fazladan bi sayfa daha eklenecek..

Şimdi bu kararı alma zamanım ve ben kendimi biraz beklemeye aldım..

21 Mart 2015 Cumartesi

Zayıf Nokta..


Evet güvensizim.. En yakınıma bile güvenmekten acizim.. Sanıyormusunuz ki ben çok memnunum..
Hayatta en nefret ettiğim yanım bu durumum... 

Kolay bi konu değil ki bu durum.. İnsanlar bi anda sever bi anda nefret eder hatta bi anda aşık olur ama insanlar bi anda karşısındakine güvenemez ki.. Hele bu insanlar zamanında en yakınları tarafından güven istismarına uğramış ise siz nasıl pat diye onlardan size güvenmesini beklersiniz ki..

Zamanın en derinlerinde belki bi köşe başında belki de bi kafe ortamında ya da kendinden çok güvendiği bi insanın yanında hiç beklemediği anda güveni kırılan cam parçaları misali içine batmış birinden nasıl  bi anda size karşı  güven beklersiniz kii..

Ha haklı olduğunuz yanlar da var aslında.. Mesela kırılıyorsunuz evet ama karşıdakinin sizi kırdığından dolayı yaşadığı üzüntüyü tahmin bile edemezsiniz belki de.. Karşınızdakinin güven sorununu anlamadan ya da anlamak için o kişiyi dinlemeden kırılıyorsunuz.. Evet burda haklısınız..

Peki o insana hiç sordunuz mu.. "Güvenini hangi köşe başında ya da kimin yanında bıraktın..?" diye..Hayatta herkesin bi zayıf noktası vardır.. Evet evet tahmin edersiniz ki Benim de zayıf noktam "GÜVEN"
Çünkü  zamanında bi köşe başında gözden kaybolup gitti benim için "Güven"

18 Mart 2015 Çarşamba

Mutluyum :)


Evet tuhafım bu aralar.. Her zamankinden farklıyım.. Daha bi mutluyum mesela ya da daha bi vurdum duymaz.. Memnunumda bu halimden.. Etrafımdaki herkes bu mutluluğuma bi neden bulma derdinde farklı nedenler ve farklı mutluluklar cennetinde.. Hep aynı cümleler dillerinde "Mutlaka bi nedeni vardır hadi söyle"..

Evet var bi nedeni doğru. Evet evet doğru sadece tahminler yanlış.. Ben zaten mutluydum önceden de.. Ki bi o kadarda neşeli ve vurdum duymaz.. Ne zaman ki çevremdekiler değerlerimi aldı işte o zaman kilitledim mutluluğumu en derine.. Sakladım  öyle bi sakladım ki kavuştum yeni bi kimliğe.. Artık farklıydım.. Daha bi mantıklı daha bi otoriter ya da daha bi somurtkan ve memnuniyetsiz.. Hep "Diğerleri ne der" cümlesi vardı dilimde..

Ta ki onların da benden farksız olduğunu farkedene dek.. Onlar benden daha duyarsız daha düşüncesiz ya da ya da NEYSE..... Bunu farkettikten sonra açtım mutluluğumun kilidini ta en derinde.. Artık içimden geçeni söylüyorum en acımasızında bile.. Artık aklımdan geçeni ya da canımın istediğini yapıyorum her vakitte..

Çünkü zaman zaten çok kısa ne gerek var ki üzülmeye.. Ne gerek var seni düşünmeyenleri düşünmeye..

 Dünya zaten minicik evrende bizse sadece ufacık bi noktayız alemde.. O yüzden mutlu olmamak için hiç bi neden yok bu düzende.. :)

15 Mart 2015 Pazar

Yamalı Bedenler


Herkes tertemiz ve kusursuz ruhların yanında birde tertemiz bedenlerle gelir bu dünyaya.. Bu bize yaratıcının verdiği en büyük nimettir aslında.. Zaman ilerler, zihinler dolup taşar, ruh kirlenir ve bedenler, bedenlerimiz birer yamalı çarşafa döner..

Ruhumuza dokunan her kötü nokta sadece ruhumuzu köreltmez aslında.. Ruhumuza dokunan o her kötü noktada bedenlerimize de birer yama eklenir biz farketmesekte..Üzerimezde hep bu yamaları taşırız.. Gün gelir bu yamaları farkederiz.. O gün bizim miladımız olur..
                                       
                               NEDEN Mİ..?

Güzel soru neden ki acaba..? Çünkü o günden sonra artık yamalarımızı kapatmaya çalışırız da ondan.. Eskisinden daha çok gülümseriz mesela.. Ya da söylemek istediğimiz trilyonlarca sözcük varken sırf kendimizden parça bulduğumuz için söyleyemeyiz.. Bıraksalar galaksiler ötesine haykıracağımız ne varsa içimizde sadece sessiz birer çığlığa dönüşür.. Artık daha çok gösteriş isteriz mesela.. Ve tüm bunların tek bi nedeni vardır: Yamalı Bedenleri saklamak..

Peki bunlarla saklanır mı ki bu yamalar.. Her şey çok güzel olur mu..? ,Bizim görmezden geldiğimiz yamalarımız bizim hayatımızın birer parçası değil midir yani..? 

Aynaların varlığı bunadır aslında.. Her aynanın karşısına geçtiğimizde yamalarımızı görüp bir daha döneriz özümüze bir daha ineriz gerçek benliğimize.. İnsanların gördüğü değil de gerçekte var olan bize.. Ha buna ulaşmakta kolay değildir.. Herkes yapamaz bunu da.. Çünkü kendi benliğine inmeyeli o kadar uzun zaman olmuştur ki.. Orada onu bekleyen bi yamalı bedenin ve yamalı ruhun varlığını unutur oraya ulaşmak için gerekli olan yol işaretlerini unutur.. Sadece dışarıya görünmek istediği kişi olur.. 

Başkaları için kendi ruhunu unutur..

İşte yamalı bedenlerin ilk yaması da budur..