4 Şubat 2018 Pazar

Biraz Cesaret Sadece..


Bazen hissizleşir insan. Ne hissettiğini, ne düşünmesi gerektiğini bilmez bilemez.. İhtiyacı olan her şey hem bir adım ötesindedir hem de kilometrelerce uzağında.. Çaresiz görür kendini, yıpranmış, bitkin, güçsüz.. Sanki biri dokunsa olduğu yere yıkılıp kalacak gibi.. Ya da biri ne derdin var dese içindekileri birden döküverecek gibi derya deniz misali.. Günleri geçer böyle ayları seneleri.. Yapmak istediği çok şey vardır da yoktur bunları yapmaya cesareti.. Korkar yarı yolda kalmaktan, korkar düştüğü yerden kalkamamaktan.. Öyle bir korku ki hem de,  nefesini keser aklına her gelişinde..
İçinden geçenleri yapsa hayatı tamamen değişecekken korkar hayatını istediği yönde değiştirmeye. Bir el bekler bir güç kendisine gerekli cesareti vermeye.. Her gün bir umutla uyanır güne belki der belki bugün o güç çıkar gelir ufuktan ve kendine getirir onu… Ama o günde tıpkı öncekiler gibi biter inceden inceye..

Zaman hızla geçer gider böyle.. Ve yanında bir şeyler götürür her seferinde.. Bazen bir histir götürdüğü bazen de umutlarından bir demet.. Her seferinde biraz daha eksiltir kişiyi günden güne eritir, onu da yaklaştırır yavaş yavaş aynılaşma serüvenine..

Kişi kızar kendine ben böyle değildim, ne oluyor bana diye.. Bulamaz bir yanıt ve bulamadıkça daha da batar derine.. Sevdiği şeyler artık bir hiç gelir gözüne, çok sevdiği o müzik sadece bir müziktir günün birinde.. En derin duygularına ortak olan o müzik artık bir hiçtir sonunda.. O çok sevdiği kitap dönüp dönüp altını çizdiği satırlar artık hiçbir duyguyu anımsatmaz ve anlamsız gelir her okuyuşunda.. Gittiği o sahil derdini anlattığı deniz artık anlamsızdır..

Kendi imkanlarının farkına hiç varmaz da diğer insanları gördükçe kendi hayatından nefret eder günden güne.. Böyle böyle bitirir kendini, umutlarını, hayallerini. İnsanız ya hani umutsuz yaşayamayız ki bizde..

Lakin gel gör ki hayat bunu kendine yapan insanlarla dolu..  Sevmediği bir şehirde, sevmediği bir yerde sevmediği şeyleri yapan milyonlarca insanla dolu Dünya.. Hepsi de ya bir şeylere mecbur ya da cesaretten yoksun sadece..


İşte bu yüzden hepimize biraz cesaret diliyorum sadece.. 

18 Nisan 2017 Salı

Deniz Kokulu..

Denize aşık bir kadın denize aşık bir adam sevmiş,
Kadının hayali denizin kendisiymiş,
Her gün o engin denizin maviliğinde kendini unutur adamı seyredermiş,
Sevgisini aşkını denize anlatır,
Garibim denizde köpürürde köpürürmüş dinledikçe,

Denize aşık bir kadın denize aşık bir adam sevmiş,
Her gün adamın aynı saatte denize gidip kendini anlattığını umut etmiş,
Her gün belki yeniden sever beni diye yüreğinden geçirmiş,
Belki, belki bigün aynı yerden denizi seyre dalarız diye kaç gün ama kaç gün geçirmiş,

Denize aşık bir kadın denize aşık bir adam sevmiş senelerce,
Ve bir gün bırakmak zorunda kalmış denizi,
Anıları, hatıraları, öfkeleri, sevinçleri denizin maviliğinde kayboluvermiş,
Seneleri kaybolup gitmiş denize, aşık kadının..

Denize aşık bir kadın denize aşık bir adam sevmiş,
Adamın hayali uçsuz bucaksız mavilikler, kadının hayali uçsuz bucaksız o maviliklere hayran gözlermiş,
Ve sonunda denize aşık kadın içinde umudu hayalinde deniz kokan gözlerle devam etmiş beklemeye belkilerle....

29 Ocak 2017 Pazar

Seyahat..

Seyahatler çekiyor canım.. Ruhumun huzur bulduklarına doğru.. Her şeyi geride bırakıp hesapsızca mutlu olduğum günlere doğru.. Hani derler ya "Hayatının en güzel çağları bunlar. Gönlünce yaşa, Bir daha geri gelmez" diye.. Hayatımızın her çağı güzel değil mi yani.. Ya da güzel yanlarıyla kötü yanları içiçe.. 

Çıksam şimdi bir seyahate.. Az eşya, az beklenti ve çokça umutla. arkama dönüp bakma ihtiyacı duymasam attığım her adımda.. bu kadar bile özgür değilmiyiz geçici yaşadığımız şu dünyada.. Ne yani hep hayata mı uymak zorundayız? Biraz da o bize uysa, İçimizi okusa da en çok ne yapmak istiyorsak onu sunsa.. Onun seçeneklerinden değilde kendi seçeneklerimizden seçsek hiç olmasa..

Ha, evet aslında hepimiz kendi tercihlerimizi yaşıyoruz şu anda, tek bi farkla istediklerimiz değilde mecbur olduklarımız fazlalığıyla.. İstediğimiz insanlarla yanyana olsak mesela.. Ama hayat bu ayırıyor bi noktada.. Hmm mesafeler çok da engel değil dostluğa, arkadaşlığa, aşka ve daha bi çok olaya... Lakin yanyana olmak varken saatlerce oturup konuşmak hatta bazen susarak konuşmak, ya da saçmalamak her konuda neden kilometrelerce öteden bakalım ki yaşadıklarımıza..

Hayat işte yapmak istediklerimizle yapmak zorunda olduklarımız arasında sıkıştırıyorda sıkıştırıyor bizi.. Sanki bilmediğimiz bi sokağa girmişiz de ilerledikçe daralan ve bizi ara sokaklara girmeye mecbur eden dümdüz ilerlememize izin vermeyen cinsten, mecburen istemeden bi sokağa girmişiz gibi.. Evet sokak fazlaca geniş sıkmıyor belki fiziki olarak ama istediğin sokak değil bedenini değil ruhunu sıkıyor her adımın..

Bende sokağımda ilerlerken bedenim dayanamadı artık sıkışmanın verdiği acıya daldım düşünmeden ilk ara sokağa.. Şimdi mi? Şimdi rahat bedenim istediği rahata kavuştu ama ruhum hala sıkılmakta, sıkıştırılmakta.. Ne zamana kadar peki.. Eski sokağa çıkan ilk dönüşü bulduğumda sanırım. 

24 Kasım 2016 Perşembe

Hayal Penceresi..

İnsan hayalleri ile yaşar.. Ne kadar büyük hayal kurarsan o kadar çabuk ulaşırsın bence hedeflerine.. Ben hep hayallerimle yaşarım.. Bir gün o sınıfa girip mesleğimi en iyi şekilde meslektaş adaylarıma anlatacağım günlerin hayalini kurarak yaşıyorum mesela.. Her kitap okuyuşumda " AA bu bilgi de çok güzel bunu da mutlaka unutmamak üzere öğrenmeliyim" derim..Her bir müracaatçı ile görüşmemde, her rapor yazışımda "hmm öyle değil böyle olmalıymış meğer" derim..Yani kısacası ben hep gelecekte yaşıyorum şu sıralar.. Evet engeller çıkıyor her insanın karşısına, ama önemli olan o engeller karşısında olan duruş değil mi zaten..? Eğer o engel seni vazgeçiriyorsa zaten sen hayalini ütopya yapmışsın çoktan.. Lakin o engel sana yan yollar açtırıyorsa işte o zaman sen o hayalini hak ediyorsundur.

Bense şimdilik bu iki durumunda ortasında araftayım.. Bana öğretilen bilgilerle uyguladığım pratiklerin ne kadar örtüşüp ne kadar örtüşmediğini düşünüyorum mesela.. Ya da iş hayatının okul hayatından ne kadar farklı, bambaşka bir alem olduğunu sorgulayıp, öğrencilik ile çalışmak arasında bocalıyorum.. Yazmaya vaktim yok mesela yada vaktim varda kendime bahane uyduruyorum bu aralar yazmamak için.. Yazarsam sanki büyüsü kaçacak gibi birşeylerin.. Ha öyle eğlenceli, her gün farklı maceralı bi hayatım da yok.. Hatta ve hatta 5 ay öncesini düşününce gayette sıkıcı bi hayatım var.. Arkadaşlarım deseniz benden kilometrelerce ötede.. Ama kendi istediğim gelecek için katlandığım bi hayat bu sadece..

İşte tüm bunlardan dolayı hep büyük, hatta ulaşılması için çaba gerektiren hayallerim var benim.. Çünkü hayatta ilerlemek için yapmamız gereken bu sadece..
Ne kadar büyük hayaller o kadar büyük gayeler demek bence..
Bu yüzden hayal kurmaktan korkmayın. Orası insanların kirletemediği tek yeriniz belki de..

15 Kasım 2016 Salı

Kendilik..

Hayat senin kendine ne gözle baktığındır aslında.. Kendine ne derece değer verip kendine ne derece vakit ayırdığınla kıyaslanır hayat.. Kendine vakit ayırıp kendini dinledikçe kendini bulursun kalbinin çıkmaz sokaklarında.. İçinde delicesine avaz avaz bağırdığı halde senin her gün ama her gün ısrarla susturduğun gerçekliğini seni bulursun derinlerde..

Sen kendini buldukça etrafın sessizleşir, sislerin arasına dalar gider herkes ve her şey.. Zamanla yavaş yavaş bi başına kalırsın kendi dünyanın kapıları ardında.. HEp aynı soruları duyup hep aynı cevapları fısıldarsın saklanırcasına:

-Nasılsın..? Neyin Var..?  İyi misin..?

-İyiyim..! Yok bir şeyim..! İyiyim..!

Etrafındakilerinde işine gelir bu cevaplar çoğu zaman.. Çünkü kendi dertleri kendi başından aşkındır.. Ama kendi dertlerini zevkle saatlerce anlatırlar sana dur durak bilmeden, senin derdinin yükünü tartmadan.. Her bi dertte sen daha da dalarsın içine.. Hayaller kurar, her şeyin daha iyi olacağını telkin eder durursun beynine, aklına, kalbine.. Ama her gün ve her gün aynı gündür yani ziyandır sana.. Her gün diğerlerinin derdini dinler her gün kendini biraz kaybedersin bu dünyadan.. Bazıları delilik eşiği der buna bazıları ise şizofrence.. Ama aslında olan sadece kendi kendine konuşmandır.. Seni anlamayan, seni dinlemeyen, seni duymayan, seni görmeyen insanlar içinde sadece kendini görmen, duyman ve dinlemendir sadece..

10 Ağustos 2016 Çarşamba

Sen misin ki Sen Aslında..?

Öyle anlar olur ki hayatta.. İçin bir mezarlıkken yüzyıl önceden kalma dışın bahar bahçe en eşsiz manzaralarla.. İnsanlar seni mutlu, hiç bir şeyi takmayan biri  olarak görürken sen içinin diplerinde boğulmuşsundur aslında..

Tam insanlara ne hissettiğini söyleyecekken gene onlar haklı oluverir küçücük bir farkla.. Sen gene derinlerine iniverirsin aydınlıktan karanlıklara atlarcasına.. Hep bugün artık hiç bir şeyi takmayacağım sadece kendimi düşüneceğim diye başlarsın hayatına.. Banane etrafımdakilerden, yanlışlarından, artık idare etmeyeceğim kimseyi derken bi bakarsın ki gene kafanda milyon tane baloncukla sen senlikten çıkmışsın bi anda.. Dağılmaz o baloncuklar, aksine artar senin her bi çırpınışında..

Sonra zaman geçer etrafındakiler dağılır, gece çöker sen seni bulursun ya da bulduğunu düşünürsün.. Bi ayna alır geçersin karşısına.. Kendinde ne kaldı, kimdin kim oldun, neredeydin nereye geldin, nereye gidiyorsun, kimle gidiyorsun.. Sana kalan ne senden arda.. Sonra bi ağlama nöbeti tutar seni hiç bırakmamacasına.. Sen, sen değilsindir aslında.. Etrafın, duygun, görünüşün, düşünüşün hep ama hepsi etrafındakilerden birer parçadır.. Kiminin duygusu siner üzerine, kiminin davranışı, kimininse o hiç sevmediğin düşüncesi..

İşte, işte o andan itibaren artık yeni biri olarak devam edersin(etmek zorunda kalırsın) hayatına..
İşte o andan sonra artık sen seni bulmaya çalışırsın ömrün boyunca..

1 Ağustos 2016 Pazartesi

ZAMAN

Hani derler ya her şeyin ilacı zaman.. Aslında her şeyin ilacı o zaman zarfında gösterilen çaban.. Ne kadar kızgın, ne kadar kırgın yada öfkeli olursan ol hatta tam tersi ne kadar mutlu, umutlu ya da heyecanlı olursan ol o zaman zarfında gösterdiğin emeğin, çaban ve inancın her şeyin sonucu olur bir anda..

Sana göre her şeyin kötü gittiği bi an bi bakarsın tam tersi bi şey olur. Hayatına ışık tutan sana yön veren. Seni bambaşka duygulara, bambaşka hayatlara götüren ufacık bir şey..

Ya da, ya da tam ama tam tersi olur her şeyin çok yolunda giderken pat diye tepetaklak olursun,, Umutların, hayallerin paramparça olur.. Hem de öyle parçalanır ki toplamaya kalksan her yerin binbir yara..

Hayat işte aslında doğru bi söz "Hayat biz planlar yaparken başımıza gelenlerdir aslında.." Hem de her yerde evde, okulda, işte, yolculukta her yerin her yerde her şeyin her şeyde olduğu zamanlarda..

Aslında biz ne kadar çabalasakta hayat bizi bizden daha iyi tanıyana ait sonuçta.. Bu yüzden bazen en büyük şükürleri en kötü zamanlarımızın ardından yaparız ya.. Heni bizim hayır bildiklerimizin aslında bize en büyük şer olduğunu öğrendiğimiz o anlarda...

O yüzden sevelim her şeyi zamanında.. Çünkü belki de ilerisi en aydınlık gelecek zamanlarda ...